The most painful betrayal

172 20 21
                                    

Ufak tefek yorumlar atar mısınız?(bu artık benim ikonik giriş oldu.)

(En acı verici ihanet..)

>⁠.⁠<

"açıl artık!"

Jisung elini kapıya uzatmış, aklında tuttuğu kelimeleri söylüyordu.

Ancak kapı öyle sıkı kapatılmıştı ki jisung'un hiçbir büyüsü işe yaramıyordu.

Kendini fazlaca zorluyordu bu yüzden yavaştan yere çökmeye başlamış, alnında boncuk boncuk ter birikmişti.

"Hyung zorlamasan mı artık. Bayılacaksın şimdi."

Jisung kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Olmaz In, ben kardeşimi elin vampirinin insafına bırakamam."

Kapı yavaşça Açıldı.
Açıldığı gibi de jisung yorgunlukla kendini yere bıraktı.

Jeongin jisung'un kolundan tuttu ve onu yerden kaldırdı.

Kapı artık açıktı.

"Hyung şimdi ne olacak?"

Jisung alnında ki terleri sildikten sonra onlara yemeğin yanında getirilen suyu aldı.

Elini suya uzattı ve aklında ki koruma büyüsünü söylemeye başladı.

Jeongin onu dikkatli bir şekilde izliyor, ne yaptığını adım adım takip ediyordu.

Jisung elinde ki suyun birazını jeongin'in yüzüne attı.

Jeongin irkildi ve geriye doğru sendeledi.

Jisung ise bardakta kalan suyu içti.

"Napıyosun hyung ya?"

Eliyle yüzüne yapışan saçlarını geriye doğru çekiyordu.

"Napayım sadece bunu yapabilirim.
Hem merak etme o vampirler aceleyle bir yere gidiyorlardı, camdan gördüm.
Yani onlarla karşılaşmamız biraz zor."

"İyi hadi gidelim buradan."

İkisi el ele tutuştu ve Aralık kapıdan dışarı çıktılar.

Koridor bomboştu.
Yavaşça koridorun sonunda ki merdivenlerden inmeye başladılar.

Kimse yoktu.

Yaklaşık dört kat indikten sonra çıkışı buldular.

Çıktıklarında etrafta dolanan vampirleri gördüler.

Duvarla resmen bir bütün oldular ve kenarlardan ilerlemeye başladılar.

Bu büyü sayesinde vampirler onların kokularını almıyordu.
Jisung bunu en ince detayına kadar hesaplamıştı.

Görünmeden ilerleseler kimse onların o odadan çıktığını anlayamayacaktı.

Kasabanın ortası olduğunu düşündükleri yeri gördüler.

Kurtlar ve vampirler olduğunu anlamışlardı ancak onların arkalarında kalan yerdeki Felix'i görmek birşeylerin ters gittiğini gösteriyordu.

>⁠.⁠<

"Ne?"

Herkesin gözü arkaya, sesin sahibine döndü.

Felix o herşeyi duymuştu.

Yeji Felix'i görmesi ile onun yanına ilerlemiş ve kolundan tutarak geriye doğru çekmeye çalışmıştı.

Felix kolunu yejinin elinden sert bir şekilde çekmişti.

Birkaç adım attı ve hyunjin'in önünde durdu.

"O doğru mu söylüyor?"

Hyunjin ona cevap veremedi.

"Tabikide doğru söylüyorum.
Tanrım... Biricik sevgilinin öldürdüğü annene ne kadarda benziyorsun."

Felix'in gözleri hyunjin ve Yeonjun arasında mekik dokuyordu.

Yeonjun'a bakmayı kesip hyunjin'e döndü.

"Hyunjin cevap versene.
Doğru mu değil mi?"

Hyunjin dişlerini geçirdiği dudaklarını rahat bıraktı ve konuşmaya başladı.

"Değil."

"Hadi ama hyunjin ona neden yalan söylüyorsun? Bayan Lee'yi sırf Felix'i almak için vampirlerine yem ettiğini ne çabuk unuttun."

Hyunjin bakışlarını Yeonjun'a çevirdi.

"Kapa çeneni artık."

"Noluyor lan burada!"

Yabancı ses ile herkes yan tarafa döndü.

Jisung ona dönen bakışlar ile biraz geriledi ve elini tuttuğu jeongini daha da arkasına çekti.

Minho onu görünce bağırmaya başladı.

"SEN O ODADAN NASIL ÇIKTIN?"

Jisung kahkaha attı.

"Bazen benim bir cadı olduğumu unutuyorsun vampircik."

Minho biraz hareket edince jisung tekrar konuştu.

"Yaklaşma yoksa ağzınla burnunu yer değiştiririm."

Minho ona doğru ilerleyecekken Chan onu durdurdu.

"Şuan sırası değil minho."

Felix gelen arkadaşlarını bile umursamadan doğrudan hyunjin'in gözlerine bakıyordu.

"Hyunjin..."

Hyunjin birşey diyecekken arka taraftan gelen boğuk ama yüksek uluma sesi ile durdu.

Yeonjun arkasında ki sürüsüne bir bakış attı ve Felix'e döndü.

"En kısa zamanda tekrar geleceğim.
O zamana kadar kararını ver Felix.
Ya benimle gelir sürünün yanında olursun yada burada kalıp bu sefillerle beraber sende küle dönersin.
Sonra görüşmek üzere."

Kurt formunu aldı ormana doğru koşmaya başladı.

Onlar gittikten sonra hyunjin Felix'in kolunu tuttu ve hızla koşarak sahil kenarında ki eve getirdi.

Felix ona karşı koymadı.
Ne zaman bu eve gelip, defalarca kez öpüştükleri odaya girdiğini bile hatırlamıyordu.

Hyunjin neredeydi?
Gerçekten böyle birşey yapmış mıydı?

Yatağa oturdu ve göz yaşlarının dökülmesine izin verdi.

Bu son birkaç hafta içerisinde o kadar çok ağlamıştı ki artık göz yaşlarının tükendiğini hissediyordu.

Kapı açıldı ve içeri hyunjin girdi.

Felix dolu gözlerini ona çevirdi.
Ve sakın bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Bunu bana nasıl yapabildin?"




Uzun zamandır bölüm atmadığımı fark ettim.

Alın size bol eksinli bölüm.

Oy verir misiniz?

Blood İn The Water-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin