(Biz birbirimize çok benziyoruz)
>.<
Felix gözlerini açtığında yanı başında uyumuş hyunjin'i gördü.
Ne kadar zamandır uyuduğunu bilmiyordu.
Elleri karnına doğru gitti.
Ancak hissettiği tek şey sargı bezleri olmuştu.Bebeğinin öldüğünü biliyordu.
Kimse söylemese bile gerçek buydu.
Dolu gözleri ile kafasını çevirip Hyunjin'e baktı.
Onun bir suçu yoktu, her ne kadar hyunjin kendini suçlasa da olanlarda onun bir suçu yoktu.Felix onu uyandırmadan doğrulmaya çalıştı.
Ancak hyunjin gözlerini açmış onu bakıyordu.
Hyunjin doğruldu."İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?"
Felix gülümsedi ve onun elini tuttu.
"Ben iyiyim merak etme."
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
Felix karnındaki sargı bezlerine baktı ve tekrar gözlerini Hyunjin'e çevirdi.
"Garip. Garip hissediyorum, sanki tüm kanım çekilmiş gibi. Hissedemiyorum."
Hyunjin'in gözleri yere indi ve tuttuğu elleri bıraktı.
"Üzgünüm Felix. Seni korumam lazımdı, hepsi benim hatam cadıları hesaba katmadım."
Felix'in yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve Hyunjin'in ellerini tekrar tuttu.
"Sen yeterince şey yaptın hyunjin. Hiçbir şey senin hatan değildi ben suçluyum ancak savaşı durdurmam gerekiyordu."
"Ancak senin iyiliğin için o savaşın olması gerekiyordu."
Felix doğruldu ve sırtını yasladı. Acının etkisi ile bırak bekledi ve gözlerini açtı.
"Hyunjin bana bak bebeğim. O savaşı durdurmasaydım iki ırkta yok olacaktı. Bak o gün birkaç saat önce bir kadın geldi yanıma.."
Hyunjin'in kaşları çatıldı.
"Kim olduğunu söylemedi ancak cadı olduğu belliydi. O bana cadıların siz savaşmaya başladığınızda size saldıracağını ve sizden kara büyü kitabını alacağını söyledi. Bende oraya savaşı durdurmaya değil cadıların saldırısını önlemeye gelmiştim."
"O kadının kim olduğunu bilmiyor musun?"
"Daha önce hiç görmedim."
Hyunjin eli ile alnını ovaladı ve düşünmeye başladı.
Bu kadın kimdi ve neden cadıları önlemeye çalıştı? Üstelik oda bir cadıken."Hyunjin bu sefer seni durdurmayacağım, abimle anlaş bu artık onunda meselesi."
Hyunjin kafasını salladı.
"Pekala sen kafanı yorma dinlen. Benim şimdi gitmem gerek senin yanına birini göndereceğim."
Ayağa kalktı ve eğilerek Felix'in dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu.
Arkasını dönüp gidecekken Felix ona seslendi."Lütfen bebeğimin boşu boşuna ölmesine izin verme."
>.<
Hyunjin odasında otururken kapı açıldı ve içeriye jeongin girdi."Beni görmek istemişsin."
"Evet jeongin gel."
Jeongin ona doğru ilerledi ve masanın önünde durdu.
"Jeongin eşimin hayatını kurtardın. Benden ne istersen dileyebilirsin."
"Ben bişey yapmadım bulduğum o kağıt olmasaydı ben bişey yapamazdım."
"Hayır jeongin yeji anlattı, kağıt olmadığı zamanda çok fazla şey yapmışsın. Hem sana hemde annene çok büyük bir borcum var."
Jeongin gülümsedi ve kafasını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood İn The Water-Hyunlix
Fanfic"Seni ilk gördüğüm zaman buz tutmuş kalbimin attığını ve tekrardan sıcakladığını hissettim."