On Dokuz

430 62 269
                                    

Chanyeol, her seferinde Baekhyun'a kanabildiğine inanamıyordu.

Cadının ona sarılmasının bile kalbini yumuşattığının farkındaydı, hatta belki de gerçekten Minseok'a olan yakınlığı konusunda Baekhyun haklıydı fakat ikisinin arasındaki karmaşık ilişkinin daha ne olduğu bile belli değilken ona hesap sorulmasını doğru bulmasa bile buna doğru düzgün bir tepki veremiyordu.

Baekhyun sanki onu parmağında oynatıyor gibiydi, tek düşündüğü onun mutluluğuydu fakat itiraf etmek zorundaydı, Baekhyun'un onun için böyle delirmesi hoşuna gidiyordu. Korkması gerekirdi belki de, bu düşüncelerinden dolayı utanması bile gerekebilirdi; ancak cadının ona böyle sıkıca sarılması, bırakmamak istememesi, onu başka biriyle görünce o soğuk duruşunun yıkılıp da böyle delirmesi çok hoşuna gidiyordu. Az önce boğazını sıkmasını bile kolayca görmezden gelebilmişti.

Bunun doğru olmadığını, büyük bir günahın peşinde sürüklendiğinin farkındaydı. Ne ara bu kadar yozlaştığını bile bilmiyordu, sadece artık savaşmaktan yorulduğunu biliyordu; başına gelip duran felaketler bir yana bu cadıyla olan sorunları onun için daha ağır basıyordu, gençliğin verdiği umursamazlığı iliklerine kadar yaşamaktaydı. 

Daha sıkı sarıldı Baekhyun'a, bir anlığına cadı biraz geri çekilip göz göze geldiklerinde kendini geri geriye yatağa doğru giderken buldu. Baekhyun sanki onu hipnotize etmişti. Beline doladığı kollarını çözmeden avcıyı geri geri ittirdi, aksak birkaç adım atmasını sağladı ve ufak bir hamleyle beraber uyudukları yatağa doğru çevirdi. Mahvolmuş, içinde adeta bir felaketin yaşanmış olduğu bu ıssız odada bile yine de birbirlerine çekiliyorlardı.

"Seni gerçekten öldürmek istedim." Baekhyun, kollarını yavaşça çözerken birkaç adım geriledi. İstediğini elde etse bile öfkesinden, avcıya olan kızgınlığından hiçbir şey kaybetmemişti. "Seni de o şifacıyı da az daha öldürecektim, beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor?" Baştan aşağı süzdü Chanyeol'u, aniden avcıyı yatağa ittirdiğinde kendisi de ona yaklaşmayı es geçmemişti.

Bir dizini koydu yatağa, ondan çok daha büyük ve yapılı olmasına rağmen resmen Chanyeol'u köşeye sıkıştırmıştı. "Dakikalar önce bana dokunduğu bu ellerle ona dokunduğunu da gördüm," dedi dişlerini sıkarak. Chanyeol'un omzuna koyduğu elini çektiği gibi avcunun yuvarlak yüzüne çıkarttı, gözlerini kısarken sertçe çenesini sıkmıştı. "Benim öptüğüm bu dudaklardan çıkan sözleri de duydum, benimle oyun mu oynamak istiyorsun? Beni öfkelendirmeyi bu kadar çok mu istiyorsun, Chanyeol? Güzel, istediğini aldın." Gözlerini yavaşça avcının dudaklarına indirdi, çenesini tuttuğu eliyle Chanyeol'un yüzünü biraz daha yukarıya kaldırdığı gibi ikisinin dudaklarını birleştirdi.

Hırsla öpüyordu Chanyeol'u, bir eli avcının ensesini sarmışken diğer elini de omzuna koymuştu. Ne kadar korkutucu, tüyler ürpertici göründüklerinden bihaberlerdi. Yataktaki çarşaf, ahşap zemin, duvar ve hatta kıyafetleri sadece Baekhyun'un kanlarıyla süslenmişti fakat ikisi de bunu o kadar umursamıyordu ki sadece sessizce öpüşmeye devam etmişlerdi.

Chanyeol yumuşak, bir o kadar da aşk dolu bir öpücüğün peşinde olsa da Baekhyun onunla aynı fikirde değildi. Neredeyse kanatırcasına ısırıyordu avcının dudaklarını, ensesinden tutup kontrol ettiği bedeni daha çok kendine çekiyordu fakat yeterince yaklaşamamıştı. Chanyeol'un elini belinde hissedene kadar ilerlememeyi düşünüyordu fakat avcıyı yeterince kışkırtmış olmalı ki Chanyeol onu tuttuğu gibi kucağına çektiğinde daha önce hiç olmadıkları gibi yakınlardı.

"Bir türlü anlayamadın..." diye mırıldandı öpücüklerinin arasından, Chanyeol'un kucağında bacakları avcının iki yanında duruyorken öylece öpüşmeye devam ediyordu. Avcının eli belini kavramıştı ve öpüşmeleri kuvvetlendikçe tutuşu da kuvvetleniyordu, cadının yine canını yaktığından bir haberdi. "Bir türlü anlayamadın benim olduğunu, benden başkasına gözünü bile değdiremeyeceğini..."

Dusk to DawnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin