Yedi

477 65 244
                                    

Tekrar aynı kabusu görmüştü.

Gözlerini açıp öylece tavanı izlerken kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi atıyordu, böylesine soğuk bir gece için ter içinde kalmıştı. Kafası allak bullak bir haldeydi, kan kustuğunu ve zorla bir ipin boynuna geçirilerek idam edildiği birbirinden karışık bir sürü kabus görmüştü.

Öyle gerçekçiydiler ki hâlâ ağzında kan tadını hissediyordu, boynu bir ilmik gerçekten boğazını sıkmış gibi ağrımıştı.

Kafası karışmıştı, bir boşluğa düşmüş gibi hissediyordu, saatin kaç olduğunu ve bugünün hangi gün olduğunu dahi bilmiyordu; hangileri gerçekti, hangileri sadece bir kabustu ayırt edememişti. Ne zaman uyuduğunu bile bilmiyordu, kesin olarak son hatırladığı tansiyonunun düşüp başının döndüğünü hissettiğinde gözlerini kapatmasıydı. En gerçekçi hissettiren son anısı oydu, devamı sadece buğuluydu.

Fakat hepsinden de öte, asıl gerçekçi hissettirmeyen koluna sarılarak uyuyan Baekhyun'un ta kendisiydi.

Gözünü ilk açtığında onu da bir başka hayal sanmıştı, hatta nihayet güzel bir rüya gördüğü için şaşırmıştı ancak artık rüya olmadığının farkındaydı. Baekhyun her saniye koluna daha çok sarılıp ona doğru çekilirken Chanyeol kalp krizi geçirecek gibiydi, tuttuğu nefesiyle şok içinde ona sırnaşan Baekhyun'a bakakalmıştı.

Birbirini kovalayan korkunç kabuslardan sonra böyle bir sabaha uyanmayı beklemiyordu. Son hatırladığı şey Baekhyun ile aralarının bozuk olduğuydu, yoksa o da mı sadece bir rüyaydı? Gerçeğin ne olduğunu hatırlamıyordu, üstelik hemen yanında uyuyan Baekhyun'a uzun uzun bakarken umursamayı da kesmişti.

Bunu düşündüğü için kendinden utanıyor, yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissediyordu fakat Baekhyun'un ne kadar güzel olduğunu bir türlü aklından çıkaramıyordu.

Özellikle uyurken bambaşka bir hikayeydi, Chanyeol ona hipnoz olmuşçasına bakarken Baekhyun'un bir peri hikayesine ait olacak kadar güzel olduğunu düşünüyordu. Daha önce bir kız hakkında bile böyle düşünmemişken şimdi bir erkek için böyle düşünmesi, bir erkek için kalbinin çarpıp heyecanlandığını hissetmesi onu korkutmuştu.

Fakat yine de gözlerini Baekhyun'dan çekemedi.

"Erken uyanmışsın."

Baekhyun uyku serserimi gibiydi. Yorgunlukla mırıldanıp Chanyeol'un koluna daha çok sarılırken gözlerini hafifçe açmıştı. Chanyeol'a neler yaptığından habersizdi, her şey normalmiş gibi öylece yatmaya devam ederken sadece gerçekten yorgun olduğu anlaşılıyordu.

"Şey, evet..." diye mırıldandı Chanyeol, hâlâ kafası allak bullaktı. Baekhyun'la aralarının nasıl olduğu konusu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sabah Jaeyong ile konuştuklarını görmesi de başka bir kabus olabilir miydi? Ama o kısımdan emin gibiydi. Eğer öyleyse araları bozuk olmalıydı.

Rüyasının tam olarak nereden başladığını ayırt edemiyordu.

"Baekhyun." diye seslendi kısık bir tonda, hafifçe öne eğilmişti. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. "Uyanık mısın?"

Sertçe yutkundu, Baekhyun'un yorgun gözlerinin tekrar yavaş yavaş açılmasını izledi. Hemen sonra Baekhyun kolunu bırakıp geri çekilmişti, üstelik o da ne yaptığının farkında değilmiş gibiydi fakat hiçbir şey söylemedi. Sadece ellerinin tersiyle gözlerini ovalarken öylesine başını salladı.

Chanyeol hipnotize olmuş gibi ona bakıyordu, ne söyleyeceğini bir anlığına unutmuştu fakat Baekhyun nihayet ona baktığında sonunda dudaklarını aralayabildi.

"Çok güzelsin."

Göz göze geldiler, ikisi de duraksadı, ne Chanyeol ne de Baekhyun duyduğuna inanamamış gibiydi. Chanyeol kesinlikle bunu söylemeyecekti, Baekhyun bunu duymayı beklemiyordu. Öylece birbirlerine baktılar, Chanyeol yerin dibine girip tamamen yok olmak istiyordu.

Dusk to DawnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin