Dört

522 68 243
                                    

Sorunu neydi bilmiyordu.

Chanyeol'un bu hayatta, kendi hayatından daha çok nefret ettiği bir şey varsa bu da belirsizlikti. Belirsiz olan her şeyden nefret ettiği gibi aynı şekilde korkuyordu da; belirsizlik, endişe ve kabuslarının bir numaralı besleyicisiydi.

Bir sorunu olduğunun farkındaydı ancak ne olduğunu bilmiyordu, hasta olduğunu zaten kabullenmişti fakat nefesinin aniden biri boğazını sıkıyormuşçasına kesilmesinin hastalığıyla nasıl bir ilişkisi olduğunu bilmiyordu; olmaması gerektiğini düşünmüştü ama başka bir açıklaması yoktu.

Her şey sadece belirsizdi.

Ve herkes, bu zor durumu daha çok zorlaştırmak için uğraşıyormuş gibi görünüyordu. Belki de Chanyeol aşırı düşünüyordu.

Titreyen elleriyle bardaktaki suyu içmeye çalışırken gözleri sadece ilgiyle ona bakan Baekhyun'a kitlenmişti, oğlanın bakışlarındaki ima bambaşkaydı; bir şeylerin yanlış olduğunu anlamıştı, diğerlerinin aksine düşünceli bir hali vardı.

"Acaba astımı olabilir mi?"

"Neredeyse on altı yaşında, eğer olsaydı çoktan bilirdik."

"O zaman üşütmüş olmalı. Havalar iyice soğudu, bu sene yakacak sıkıntısı da çekiyoruz... Diğerleriyle aynı odada uyuması uygun mu? Onlar da hasta olabilir."

Chanyeol sadece kaşlarını çatarak olanı biteni, kendi hakkında konuşulan çoğu olumsuz yorumu dinledi; elinden başka bir şey gelmiyordu, karşısında ona bakıp uzun uzun inceleyen Baekhyun'a bakmak dışında yapabileceği daha farklı bir şey yoktu.

Kendini savunamıyor, ben iyiyim diyemiyordu bile. Tekrar ve tekrar öksürüp dururken bir şeyler söylemeye vakti dahi yok gibiydi, artık öksürdüğü için utanıyordu; daha sessiz olmaya, öksürüğünü gizlemeye çalışıyor ve kimseyi rahatsız etmemek için çabalıyordu.

"Boğulacaksın."

Fakat bu çabaları ona büyük zarar veriyordu ve Baekhyun uyarana kadar bunun yeterince farkında değildi, ağzını koluyla kapatıp başka bir tarafa dönerek öksürdüğünde bu sefer hiçbir şeyi tutmamıştı.

"İyiyim ben." demeye çalışırken bile, iki kelimeyi söylemeye çalışırken dahi zorluk çekmişti. Öksürüğü tüm vücudunu yorarken kendini nefes nefese kalmış bir şekilde, endişeyle ona bakan insanlara bakarken buldu.

Hemşireler göz göze geldiler, hiçbir şey söylemeden kalktılar. Sadece daha yaşlı olan "Sen burada dinlenmeye devam et, yatağından çıkma." diye tembihlemişti. Baekhyun'a dönüp "Sen de burada fazla durma, çık hadi." dediği gibi ise genç hemşire ile odadan ayrılmışlardı.

Odada birlikte yalnız kaldılar, Chanyeol merakla Baekhyun'un odadan çıkmasını beklemişti ancak Baekhyun kapıya bir süre bakıp da pencereye doğru ilerlediğinde şaşırmıştı. Çıkıp gitmesini, onu yalnız bırakmasını beklemişti.

"Neden gitmedin?" diye sordu ilgiyle, Baekhyun gözlerini dışarıdan çekip kendine doğru çevirdiğinde merakla kirpiklerini kırpıştırmıştı.

"Gitmemi mi istiyorsun?"

"Hayır."

Çok hızlı bir şekilde cevap vermişti, bu kadar hevesli göründüğü için utandı; çok meraklı, hevesli veya ilgili görünmek istemezdi fakat duygularını kolayca belli ediyordu.

"Yani, istersen kalabilirsin... İstersen gidebilirsin de... Ne istersen işte." diye çevirmeye çalıştı, bu sefer sahte bir şekilde öksürüp yatağın içine girdiğinde kendini tuhaf hissetmişti. Yorganı başına kadar çekti, Baekhyun'un bakışlarını hâlâ üzerinde hissediyordu.

Dusk to DawnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin