Yirmi Yedi

490 47 188
                                    

Bu hale ne zaman geldiğini merak ediyordu.

Aklı allak bullaktı, ne yaptığının farkında olduğundan bile emin değildi; elleri Baekhyun'un, biricik sevgilisinin vücudunda gezinirken onu her öpüşünde, ona her dokunuşunda daha çok aşık olduğunu hissediyordu. Nasıl bu hale gelmişti? Oysaki aylar önce hissettiği saf nefreti hala hatırlıyordu, şimdi ise onu daha fazla öpebilmek için bütün insanlığı feda edebilirmiş gibiydi.

Bu his, bu düşünceler onu içten içe korkutuyordu lakin Baekhyun dudaklarını öpüp temaslarını arttırdığı her saniye bu günaha seve seve koşmaya da hiç çekinmiyordu. Yoldan ve baştan çıkmıştı, zihni onu kurtarmak için çabalasa bile Chanyeol aklını bu cadı için kaybedeli çok olmuştu; tutarsız hareketleri, sabit olmayan düşünceleri her zaman aynı yerde bitiyordu.

Baekhyun'un kollarında, dudaklarında, aşkında... Chanyeol ne kadar şüpheye düşse de eninde sonunda döneceği bir kürkçü dükkanına sahipti, boğuluyordu ve ona kimse yardım edemezmiş gibi geliyordu.

"Baekhyun," diye mırıldandı şehvetle, tutkuyla, aşkla. Ondan beklenilmeyecek kadar bambaşka davranıyordu. "Baekhyun, aşkım..."

"Daha çok öp beni," dedi Baekhyun. "Seni istiyorum, Chanyeol. Sadece seni."

Daha çok öptü cadıyı, dokunmasına izin verdi ve utanmadan dokundu sevgilisine; nefes almak için dudaklarını ayırdığında Baekhyun'un heyecan içinde kalmış yüzüne baktı, dudaklarını yaladı ve bu sefer cadının çenesini tutup boynunu ortaya çıkarttı. Kana susamış bir vampir, avını boynundan yakalayan bir aslan gibiydi. Bir saniye bile tereddüt etmedi.

Baekhyun'un hassas boynunda, bir çiçek bahçesi gibi kokan teninde kaybolmuştu adeta. Dudakları yumuşak teni öpüp dişleriyle çekiştirirken elleri rahat durmuyordu, Baekhyun'un sadece ona sarılıp daha fazlasını istediğini söylediği cümleleri duyması bile yetmişti; o kimdi ki ona böyle güzelce rica eden bir cadıyı, güzelliği reddecekti? Chanyeol seve seve daha fazlasını yapmaya hazırdı.

"Hep mi?" diye sordu öpmeye devam ederken, ses tonuna duymak istedikleri yansıyordu. "Hep beni mi istedin?"

"Evet," diye inledi Baekhyun. Başını biraz daha yukarı kaldırıp boynunda sevgilisine, papatyasına, aşkına yer açtı. Bir eliyle kendi gömleğini çözmeye çalışırken diğer eli Chanyeol'un karnındaydı, heybetli vücudunu keşfediyordu. "Evet, hep seni istedim. Kendimi kabul ettiğim günden beri, Chanyeol, o zamandan beri tek istediğim..."

Devamını getiremedi, Chanyeol gömleğini üstten birkaç düğmesini koparmayı bile umursamadan göğsüne kadar açtığında sadece derin bir nefes alabilmişti. Heyecanlı ve istekli görünüyordu, dudaklarını yalayıp öylece beklemesi Chanyeol'un resmen başını döndürüyordu. Öylece Baekhyun'a bakarken cadıya yapmak istediği bütün ahlaksız şeyler zihnini meşgul ederken biraz olsun kendisini durdurması gerektiği hissini yenmeye çalışıyordu.

Gerçek bir ahlaksıza dönüşmüştü, altındaki cadı ortalığı birbirine katan tehlikeli bir varlıktı fakat hala bunu umursamadan tek yapmak istediği onu soyup birbirlerinin tadına baktıkları o yoğun geceyi tekrar ve tekrar yaşamaktı. Arzuları, inancına göre sapkın olan istekleri onu adeta ele geçirmişti.

"O kadar özledim ki seni," diye mırıldandı Baekhyun şehvetle. Chanyeol'un kemerini çözdü, düğmelerini açtı, nerede olduklarını umursamadan sadece isteklerinin peşine düşmüştü. "Bundan sonra seni hiç özlemek zorunda kalmayacağım. Bugün son. Her daim yanı başımda olacaksın."

Daha çok öptü Chanyeol'u, daha çok kendine doğru çekti, bacaklarını beline doladı.

"Bir daha ayrılmak zorunda kalmayacağız."

Dusk to DawnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin