Kalbi deli gibi atıyordu.
Belki hayatında en çok korktuğu değildi fakat ne yapacağını bilmediği en büyük an bu olabilirdi, eli ayağına dili boğazına dolanmıştı; ne diyeceğinden nereye doğru hareket edeceğine kadar hiçbir şey bilmiyordu, Baekhyun'un neler yapabileceğinin farkına varmış bir sevgiliydi ve kendisi için endişeleniyordu.
Baekhyun'un normal bir cadı olmadığını eğer hiçbir şey bilmeseydi bile diz çöküp bağışlanmak için yalvaran kızın kapıldığı panikten, dehşetten anlayabilirdi. Baekhyun'un ağzından çıkan sadece kendi ismi olmasına rağmen ikisi de ne ile, kim ile karşı karşıya geldiklerinin farkındaydı. Baekhyun ikisini de mahvederdi, bundan hiçbir şüphesi yoktu.
Baekhyun'un yüzüne bakarken paniğe kapılmış yüz ifadesini bile kontrol edemedi, kendini nasıl açıklayacağını dahi bilmiyordu, genç kızdan uzaklaşıp sevgilisine döndüğünde dudaklarını aralasa da kendini savunmak için hiçbir şey diyemedi.
Her ne kadar özgüvenini toparlamış olsa da Baekhyun kanını donduracak kadar korkunç olabiliyordu, cadının ona olan bakışı bile yetmişti, arkasındaki kız dizlerinin üzerine çöküp bir ilaha tapıyormuşçasına kendini açıklamaya çalışırken Baekhyun'un yavaş yavaş üzerine doğru gelmesini izledi.
"Baekhyun," dedi endişeli bir şekilde. "Ben..." Dudaklarını yaladı, hala af dileyen kıza doğru bir anlığına döndüğünde Baekhyun'un soğuk elini kolunda hissetti. Dokunuşlarından hoşlandığı sevgilisinin teması eskisi gibi, dakikalar öncesindeki gibi hissettirmemişti; cadı adeta dokunduğu yeri yakıyordu ve sevgilisinin sıkıca kavradığı tenine tırnaklarını geçirirken bir an bile tereddüt etmemişti.
Chanyeol birkaç adım geriledi, kolunu çekme isteğiyle adeta yanıp tutuşuyordu fakat Baekhyun'un gözlerine bakarken bunu yapabileceğinden emin değildi.
"Baekhyun," dedi tekrar gözlerini kolundaki ele çevirirken, Baekhyun'un tutuşunun nasıl sıkılaştığını kendi gözleriyle gördü. Kaşları çatıldı, sertçe yutkundu, derin bir nefes aldı ve elini, sevgilisinin elinin üzerine koydu. "Yanlış anladın, biz, demek istediğim ben..."
Chanyeol kelimelerini dikkatle seçmesi gerektiğinin farkındaydı, biz dediği anda Baekhyun'un yüzündeki ifadenin karanlıklaşmasını saniye saniye izlemişti. Sadece gözünün ucuyla, öylesine baktığı kız için bile kıskançlıktan deliye dönen sevgilisine durumunu nasıl izah edeceğini bile bilmiyordu. Baekhyun, lanetlenmiş soyu için gerçek kanlı canlı bir örnekti ve Chanyeol neden hepsinin lanetlendiğini anlayabiliyordu.
Ne yazık ki Baekhyun'a çok aşıktı.
Baekhyun'un diğer elinin de kolunun üst tarafına dolanmasını, sahiplenircesine kendine doğru çekmesine bile izin verdi. Baekhyun, onun yanında oldukça küçük kalmasına rağmen yeterince güçlüydü ve bu gücü Chanyeol'un üzerinde kullanması için cadı olmasına dahi gerek yoktu; Chanyeol ona parmağının ucuyla bile dokunmazdı.
Baekhyun, bütün bu aşktan bihaber bir şekilde "Siz, ha?" dedi yavaşça. Şüphe ve anlamsızlıkla dolup taşan gözleri etrafta gezindi, ne olduğunu anlamaya çalışırcasına başını yana yatırdı.
Şaşkınlık içinde kaldığı belliydi, ne tepki vereceğinden emin bile değildi. Kızmıştı, sinirlenmişti, hayal kırıklığına uğramıştı ve bütün bunları aynı anda yaşamak onu şaşkınlığa uğratmıştı; gördüğü şey, masum olduğunu düşündüğü sevgilisinin hizmetkarı olması gereken kızla flörtleşmesinden başka bir şey olmadığını düşünüyordu. Kabul etmek istememişti, karar veremiyordu fakat o ikisinin duruşuna başka bir açıklama getiremiyordu.
"Siz... Ne yapıyorsunuz?"
Gözleri tekrar sevgilisinin üzerinde gezindi, "Chanyeol," dedi şüphe dolu sesiyle. "Ne yapıyordunuz? Cevap ver." Her bir kelimesinden sonra sevgilisinin kolunu daha çok sıktı, bir cevap almak için çıldırmak üzereydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/326445431-288-k841597.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dusk to Dawn
FantasyYüksek ve ıssız dağların ortasına kurulu bir şehirde, birbirlerine olan arzuları her geçen gün tehlikeli bir hâl alan iki aşık, alacakaranlıktan şafağa etraflarındaki herkesin hayatını cehenneme çevirir. 30.09.23