Bölüm 36

3.4K 235 270
                                    


Ohhh çok şükür epey bir aradan sonra biz geldik.
Çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

Bizi takip etmeyi unutmayın.!

İntagram adresi profilde eklidir.!

Wattpad'en takip etmeyi de unutmayınız.!

Bu arada sınır mınır koymuyorum zaten kimse uğraşmak istemiyor. Ancak buna koymadım diye diğerine koymayacak değilim.

Neyse kota koymadım zira ne zaman tamamlayıp yetiştirirsem o zaman yayınlarım.

He Rana'nın gelecek bölümleride sizleri tamamen merakta bırakacak bilginiz olsun.

Ay yine çenem düştü be.!

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular..."




Bir adam sana gerçekten aşıksa;
Makyajsız haline bile aşk ile bakar.

Seninle asla küs kalamaz. Hiç bir gece sana küs yatağa girip uyumaz.

Yorgun bile olsa sana vakit ayırır. Senin sevdiğin şeyleri yaparak senin önemli olduğunu hissettirir.

Bizi bu dünya da mutlu kılan, gözümüzün gördükleri değil,gönlümüzün hissetikleridir.

Hissemişti Emir Eroğlu, karısının kendini toparlayacağını tekrar eskisi gibi olacağına tüm kalbi ile inanarak hissetmişti. Karısı için söylenen bütün sözlere kulaklarını kapatmış sadece kendi bildiği yolda yürümüştü. Gördüğü görüntü ve aldığı haber de yürüdüğü yolun doğruluk ve haklılık payını göstermişti.

Arabanın gazına yüklenmiş son hızda makas ata ata trafiği cehenneme çeviren adam, ani bir fren sesi ile tozu dumana katarak indi arabadan. Arabayı otoparka bile park ederek zaman kaybetmek istemeyip hızla asansöre bindiği gibi evin katına ulaştı. Onu kapıda karşılayan annesi Halide Hanım'ın gözlerinde sevinç göz yaşları yer edinmişti. Gördükleri manzara herkesi mutlu etmişti. Aynı manzara ile mutlu olmak isteyen adam hiç bekmeleden adımlarını üst katın merdivenlerine çevirdi. O merdivenleri tek tek değil, koşar adım ikişerli çıktı. Bebeklerin odasına ait kapının önüne geldiğinde  Rana ona eşlik eden sevinç göz yaşları arasında hala kucağında ağır ağır hareket ettirdiği bebeği ile konuşuyordu. Sanki yaşadığı ortam ile bütün bağlantılarını kesmiş sadece bebeğine odaklanmıştı.

" Bak Küçük prenses seninle bir anlaşma yapalım. Öyle aklına estikçe ağlamak yok... Ben öyle baban gibi seni nazlı nazlı büyütemem. Zaten bir tane nazlanan yetiyor..."

Kadının bebeği ile konuşmalarını yüzünde silinmeyen mutluluk ile izleyen genç adam. Geçen konuşmalar arasında  kaşlarını hafif karartıp dudaklarını öne doğru büzdü.

Karısının söylediği son cümleye şaşırdı. Kesinlikle kendinden bahsediyordu. Zira arada gelir Rana'ya nazlanır, çok yorgunum,çok uykusuzum,hatta o da yetmezmiş gibi beni sev diye önüne yatardı.

Kadının tam dibine yaklaştığında ensesinden kulağına doğru fısıldayıp sıcak nefesi kadının boynunu talan etti. Tabi sabah ki korkutmanın intikamını da kadını korkutarak almış oldu.

"Utanmaysin babalarini çekiştirmağa"
Dediğinde Rana'nın aklı başından gitmişti. Bu adamın bu saate gelmesini hiç beklemiyordu. Kolunda bebeğini tutarken olduğu yerde irkilmiş kalbi haddinden fazla atmıştı.
Emir karısının bu denli korkması karşısında yine deliliğini yapmış gür kahkahasını duyurmuştu.

Genç kadın gerçekten korkmuş baş parmağı ile damağını çekmişti. Bu sefer kocası düşüncesizce davranmıştı. Zira o korku ile kucağında bebeğini düşürebilir di...

RANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin