Bölüm 40

2.5K 213 151
                                    


Sürprizzzzz.!
Size misler gibi bir bölüm ile geldik.!
Sahur sonrası tatlı niyetine geldik.!

Bakalım beğenecek misiniz?
Ama dürüst olalım özledik Emir ve Rana'yı değil mi?

Neyse sizleri daha fazla alıkoymayayım hemen bölüm ile baş başa bırakıyorum.

Bu sefer kota sınırı var.

Vote; 400
Yorum; 300.

Sınırı geçmek sizlerin elinde çiçekler.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular..



"Çok yorgunum. Yıllardır koşuyorda varamıyor gibiyim, ama bunu yürüyerek varmışlara nasıl anlatayım."

"Bir gün diyeceksin ki, kolay olmadı ama hepsini atlattım. Kendi kendine iyileşen kişi artık çok güçlüdür. Bir gün düzlüklerde koşacaksın buna inan. Bunu hak ediyorsun."

Neşet Ertaş ne güzel söylemiş;

"Kadınlar insandır,biz insanoğlu." kıymetinizin bilindiği yerlerde geçsin ömrünüz.

Muhteşem geçen bir mülakat sonucu olmuştu.Lakin muhteşem geçen sonucun ardından beklenmedik sıkıntılar yaşanmaktaydı. Rana kocası ile arasında geçen şakalaşmaların sonunda arabaya bineceği sırada hiç beklenmeyen bir felaket olmuş genç kadın arabanın kapısında yığılıp kalmıştı. Bu sefer düşerken Emir ne olduğunu anlamadığından kadın olduğu yere düşmüş zemine uzunca serilmişti. Gözleri kararan başı dönen genç kadın bu kez gözlerini ve bilincini tamamen gün ışına kapatmıştı. Emir olduğu yerde şok geçirmiş sanki bir an kal gelmişti. Az önce güle oynaya çıkan karısı bir kaç dakika da gözlerinin önünde yığılıp kaldı...

"Ranaaaa...Rana kendine gel, yalvarırım Rana..Rana beni böyle bırakmaaaa.!!!!" diye avazı çıktığı kadar bağırmış, Emir'in sesini duyan komisyon başkanları ve diğer çalışanlar koşarak kapı önüne gelmişti. Rana'yı öylece kolları arasına alan genç adam aklını yüreğini kaybetmişti. Etrafta yardım etmek isteyen insanların sesi kulaklarında uğulduyor, aklı kalbi sadece kolları arasında yarı ölü gibi yatan karısı için çarpıyordu. Başını Rana'nın boynuna kapatmış:

" Beni bırakma yalvarırım beni bırakma.!" ağlamaklı sesi ile acı bir haykırış daha koptu bağrından.

Etraftaki kalabalık çoğalmış herkes acı bir ifade ile yerde oturan , kolları arasında baygın yatan kadınla adamı izliyordu. Herkes şaşkın kimse müdahale etmeyi akıl edemiyordu. Ne tuhaftı insanlık gün geçtikçe her gün biraz daha ölüyordu. İçlerinden yaşı büyük aklı bilgin bir adamın sesi duyuldu.

" Ambulans,biriniz ambulansı arasın." vakur sesi ile bağırınca Emir adamın sesi ile irkilmiş kendine gelmişti. Ambulansı bekleyecek zaman yoktu. Elleri karısının bileklerine gittiğinde nabzının attığını fark etti.Duyduğu aklı selim sesin sahibine baktığında tahmin ettiği kişilerden biri olabileceğini düşünerek: "Arabayı çalıştır, ambulansa zaman yok."deyip karısını kucağana alarak arka koltuğa yerleşti. Yardım istediği kişide hiç beklemeden, lafı ikiletmeden şoför koltuğuna yerleştiği gibi en yakın hastanenin yolunu tuttu. Yardım eden aklı başında kişi komisyon üyelerinden mülakata giren başkan yardımcısı idi. Adam gaza olabildiğince basarken Emir sıkıca sarılmıştı kadına. Genç adam yarı ölü gibi yatan karısına sarılırken titrek nefesi Rana'nın yüzüne çarpıyor usulca akan göz yaşları kadının yüzünü yıkıyordu. Kaybetmenin ne olduğunu bir kez yaşamış acıyı iliklerine kadar hissetmişti. Aynı his,aynı korku tekrar gün yüzüne çıkmış bütün hücrelerini esir almıştı. Eli yüzü buz kesmiş kadına daha da sıkı sarıldı. Neden kanı çekiliyordu? neden bütün vücudu buz gibi olmuştu? sarıldıkça onu ısıtmak istiyordu.Eliyle yanağını okşarken durmadan karısına fısıldıyordu.:

RANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin