Bölüm 43

986 98 50
                                    



Ve sonunda kavuştuk. Watpad'in kapınışı,daha onu kabullenemeden ınstagram'a gelen engel derken artık ne olursa olsun deyip bölümü sizlerin huzuruna sunuyorum.
Belki bir çoğu buradan bölüme erişemeyecek. Bunun içinde hala bir alternatif çözümünü arama peşindeyim. Farklı mecaralar var ama ben en farklısı olsun istiyorum. Bilemeyiz , belki de en keskin çözüm olarak bir yayınevi ile anlaşmak olur. Sizler benim için dua edersiniz değil mi? Aramızda sizlerle kurduğumuz bağımız,iletişimimiz kopmasın diye watsap'ta bir kanal kurdum.

https://whatsapp.com/channel/0029Vag8wTOLikgEvLf6Bb2o kanalın linkini de buraya bıraktım.

Hadi hep birlikte bölüme geçelim.

Sonraki bölüm için yorum ve voteleri eksik etmeyin olur mu? Siz bölümü okurken bende yorumlarınızı okumayı bekliyorum. Sınır vermeyeceğim, sıradaki bölüm "iki aşk bir kadın"için olacak.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 gibi okuyucular...

Her şey ilk haliyle ne kadar güzeldi ve her şey ne kadar da ilk haliyle değil mi.?

Biri sizi çok seviyorsa kadere bırakmaz, elinden gelen herşeyi yapar.

Yazılı olmayan bir kural;

Eşin için öncelik sensen, geriye kalan herkes sana saygı duyar, incitmez.

Hayatımızda ki önceliklerimiz en sevdiklerimizden ibarettir. Ona gelen bana gelsin, o üzülmesin, incinmesin dediklerimizdir. Lakin hayat bizim istediklerimizi bize sunan adaletli bir yaşayış şekli değildir. Aynı Emir'in istediği yaşam biçimini Emire sunmadığı gibi...

Genç adamın kendi canından daha önemli gördüğü, onlara gelmesin bana gelsin ben taşırım dediği ne varsa hepsi en sevdiklerine uğradığı gibi ona da sadece taşımak kaldı.

Yükün hangisi ağırdı?

Omuzlarına alıp taşıdığın mı?

Kalbinde hissettiği acının mı?

Elbette kalbinde hissettiği acının yükü, taşıdığı tüm ağırlıkların yüküne bedeldi.
Bugün öğrendiği o gerçek kalbine hançer saplamış yüreğini dirhem dirhem parçalara ayırmıştı. Canını yoluna feda edeceği, gözünün nuru karısı hiç aklına gelmeyecek bir hastalığın pençesine yakalanmıştı. Evini, yuvasını, kara bulutlar sardı genç adamın. Uzaklardan biri çıkıp, gelse dese ki; " çaresizlik nedir?" Genç adam şu an içinde bulunduğu durumu iliklerine kadar anlatırdı. Çaresizlik; " her dakika yanında varlığına alıştığın, evim dediğin, yuvam dediğin ,huzurum dediğin, canından can bellediğinin yaşadığı acının çaresizliği" derdi. İlk defa, kendini bu kadar çıkmazın içinde hissediyordu. Her ne kadar durumu yanında oturan karısına belli etmese de içinde biriken patlamaya hazır bir volkan vardı. Her düştüğünde, düştüğü yerden kendini kırbaçlayıp yeniden kalkmıştı ama bu defa ne kendini ne karısını kaldıracak gücü kalmıştı. İnsanın tüm bedeni hissizleşir eli kolu uyuşur muydu?

Arabanın direksiyonunu bile ustaca çevirmek yerine sanki zoraki çeviriyor kollarının tüm dermanını yitirmiş gibi hissediyordu.

Hastaneden taburcu olduklarından bu yana eve varmak için seyir halinde olduğu asfalt yol nasıl akıp gidiyordu, onun dahi farkında değildi. Sessizce, yorgun halde yolu izleyen karısına ara ara göz ucu ile bakıyor, direksiyonu olabildiğince daha fazla sıkıyordu. Haykırmak istediği tüm çığlıkları parmakları ile sıktığı direksiyondan çıkarıyordu. Bu nasıl bir kaderdi.? Ne zaman mutlu olsalar, mutlulukları kursaklarında kalıyordu.  Bu böyle olmazdı, olmamalıydı? Gerekirse canını ortaya koyacak ama karısını kurtaracaktı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin