Bölüm 18

6.1K 308 207
                                    



Umarım bu bölüme de kısa demezsiniz bayağı uzun bir bölüm.


Ama lüften sizde bana yorumlar da kitap ile ilgili düşüncelerinizi belirtiniz.Sizi merakta bırakmamak için her akşam saatlerce yazıyorum...

İntagram hesabımızdan bizleri takip ediniz.Profilin altında adresimiz var.

Bir deeeeee

Yorum ve voteleri unutmayınız.


Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...


Bazı şeyler yaşandı diye hayata küsecek değiliz.Herşey yeni başlıyor.

Yusuf süresi çok güzel; bize en yakınlarımızın ihanet edebileceğini,kırık kalplerin sevgi ile iyileşebileciğini,her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylığının geleceğini ve sabırlı insanların güzel sonları olduğunu öğretiyor.

İki gençte birbirine karşı sabırlı idi.Hem de olduğundan fazla sabırlı,peki neden di bu sabır?
Sadece evlilik mi sabır işiydi?
Değildi; Eğer birbirlerine karşı sevgileri olmasaydı bu kadar sabır göstermezlerdi.Zira evleneli aylar olmuştu ama yaşadıkları olumsuzluklar da kalmamıştı.Her engeli sabırla aştılar.

Yolu bitirmiş,sabah saatlerinde varmışlardı Bodrumda ki eve.Arabayı kapıda karşıladı Yusuf amca.Genç adam, bahçe kapısından girdiğinde motoru durdurup anahtarı üstünde bıraktı.Yan tarafında oturduğu karısına gülerek baktı.
"Hadi geldik."dediğinde ikisi de arabadan indi.Arabanın önünde yan yana geldiklerinde karısının elini elinin arasına aldı Emir.Karşılarında duran Yusuf amca'ya:

"Günaydın Yusuf amca.Nasılsın?diye sordu Adam.Rana ise tanımadığı yaşlı adama tebessüm ile bakıp kafa selamı verir gibi başını eğdi.

"Hoşgeldin Emir oğlum.İyiyiz çok şükür,siz nasılsınız? Sende hoş geldin gelin kızım"diye karşıladı yaşlı adam.
Kapı önünde bir kaç dakika kaldıktan sonra masanın hazır olduğunu söylemişti Yusuf amca.
Beyaz renkte olan taş yapıya ait eve girdiklerinde Rana göz ucu ile etrafı incelemeye başladı.İlk giriş antreyi geçince kocaman bir salon karşıladı onları.Hazır olan güzel bir kahvaltı masası vardı.Masa'ya doğru yöneldiklerinde arkalarından gelen şen bir kahkaha ile ikiside geriye dönüp baktı:

"Ahh deli oğlan ahh.! Yine gelmek için mevsimini kaçırmadın ha? Yaz bitimi,sonbahar başlangıcı demek Emir'in bodrum zamanı geldi demek he?" Diye elinde tuttuğu menemen tabağı ile konuşan Hacer hanımdı.Emiri çok sever,çocuk çağlarından bu yana tanırdı.

"Hacer teyze,yine formundasın"dedi Emir.Elinden aldığı tabağı masaya bırakmış,geriye dönüp Hacer kadına sıkı,sıkı sarılmıştı.Geri çekildiğinde onları gülümseyerek seyreden karısının bileğinden tuttu.Biraz kendine doğru çekerek:

"Bak Hacer Sultan.Bu gelinin Rana"diye genç kadını tanıttı.Rana Hacer hanıma aynı tebessüm ile eğilmişti.Elini öpeceği sırada,Hacer hanım bir adım geri çekildi.Genç kadına elini vermedi.Biri saygıdan öpecek iken,diğeri kendince ayıp gördü.Zira ne kadar büyük olsa da o bu evin çalışanı idi.Emir durumu fark ettiğinde:

"Hacer teyzeee.!"dedi.Sesi ima doluydu.O, onları evin çalışanı değil, aileden sayardı.Yaşlı kadın,Ona kaşlarını aşağı doğru indirmiş olarak bakan genç kadına yaklaştı.Yüzünü avuçları arasına alıp:

"Hoş geldin güzel kızım.Hem buraya hem bu aileye,hem de bu deli oğlana hoş geldin.Tanışmak yeni nasip oldu"dedi.Az önce yaptığı hatayı da bu yaklaşımı ile kapatmış oldu.
İki genç hazır olan masaya oturmuşlardı.Rana midesinden gelen açlığın pençesinde kıvrandığı yeterdi.Gerçi sürekli atıştırmıştı ama yeterli gelmemişti.Bu yüzden masa da gördüğü bütün çeşitlerden doldurdu tabağına.Onu izleyen adama bile aldırmadan yemeğe devam etti.
"Seni bu kadar aç bıraktığımı hatırlamıyorum"demişti.Hayretle karısını izlerken.

RANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin