Bölüm 6.

2.4K 232 29
                                    

Birkaç gün olaysız ve sessiz geçmişti. Annem ve babam iyice Katharine'nin varlığına alışmışlardı. Sanki o hep bizimle yaşıyordu ve hep bizimleydi. Kimse burada ne kadar kalacağını veya ne zaman gideceğini düşünmüyordu. Kimse umursamıyor gibiydi. Ailemin onu bu kadar çok sevmesi bir garipti. Evet, ailem misafir severdi ama bu kadar uzun süre kalması çok garip.

Odamdan çıkıp alt kata, salona indiğimde babam ve Katharine'yi salondaki koltuğa oturmuş, satranç oynarken gördüm. Güle eğlene konuşarak oynuyorlardı.

Katharine beni gördüğünde gülümseyerek bana baktı. Ben de aynı şekilde karşılık vererek onların önüne geçtim. Hamle sırası babamdaydı.

Ben öylece duruyorken annem, "Kızım, gel yanıma otur, sabahtan beri kaç kez oynadılar bıkmıyorlar." dedi.

Kaşlarım havaya kalkarken annemin yanına ilerleyip oturdum. Katharine'nin gözleri benim üzerimde geziniyor, ara sıra da dikkat çekmemek için babama kayıyordu. Onun bu haline gülerek kafamı iki yana salladım.

Yanımda oturan anneme, "Ablam nerede?" diye sordum.

Annem elindeki kazağı örerken, "Ayazla dışarı çıktılar." dedi. Zaten o ikili her zaman çok gezen olmuşlardı. Katharine dışarıda sanki Sibirya soğuğundaymış gibi davrandığı için biz pek fazla çıkamıyorduk.

Gerçi öyle davranması normal, üzerine pek kalın bir şeyler giymiyordu, çünkü kalın kıyafet getirmemişti. En kısa sürede onu alışveriş merkezine götürmem gerekiyordu. Buralarda böyle gezerse kesin hasta olurdu.

Kendi kafamdaki düşünceler içerisinde gezinirken bir anda babam, "Aha, nasıl böyle bir hata yaparsın." diyerek mutlu bir şekilde hamlesini yaptı.

Onlara baktığımda Katharine'nin bakışları hâlâ üzerimde geziniyordu. Muhtemelen bana bakmaktan oyunu oynayamamıştı. Katharine çok garipti. Bazen duygularını fazla belli ediyordu. Diyorsun ki, doğru ya bu kız gerçekten aşık, on metre öteden de olsa anlarsın. Ama bazen de diyorsun ki, bu kız kimseye aşık değil, kimseyi sevmiyor.

Ayrıca nasıl olur da bir insan beş sene boyunca sevdiğini söylemezdi? Tamam ilk iki sene çok yakın değildik, gerçi biz genel olarak yakın değildik ama bir hususumuz vardı. Bana söyleyebilirdi. Belki o zaman daha farklı olurdu durum. Ya da olmazdı. Bilmiyorum, kafa karıştırıcı bir durum.

Babamlar oynamayı bitirdiğinde, "Artık bu kadar yeter Kemal'cim." dedi annem. Babam da ona kafa sallayarak onayladı.

Ardından satranç tahtasını toplayarak, "Daha sonra tekrar oynarız, tamam mı?" diye sordu.

Zaten babam ona ne dese Katharine onaylayacak gibiydi. Kalk, çatıdan atlayalım dese, 'olur efendim' derdi.

Hatta şu anda, "Olur efendim." demişti babama. Doğru tahmin ettiğimde gözlerimi devirip, kafamı çevirdim. Babam satranç tahtasını yukarı götürürken ben de yerimden kalkıp, onun yanına oturdum.

Geniş gülümsemeyle bana bakmaya devam ettiğinde tekrar göz devirip, "Niye pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun?" diye sordum.

Arkasına yaslanıp, omuz silkerken, "Öylesine." diye cevap verdi bana.

İnanmaz bakışlarımı onun üzerinde gezdirdim. Bir şeyler mi çeviriyordu, kafası mı güzeldi bilmiyorum. Bir anda koltukta eğildi ve kafasını omzuma yasladı.

Gözlerim genişlerken elimi alnına yerleştirip, kaldırmaya çalışırken, "Ne yapıyorsun?" diye sordum.

Bana daha da yaklaşırken, "Karıma sırnaşıyorum." dedi cevap olarak.

Bağırarak sen kedi değilsin demek istesem de yapamazdım. Gözlerim yan koltukta oturmuş, işine odaklanan anneme kaydı. Dikkati bizde değildi, sadece elindeki örgüye odaklanmıştı. Rahat bir nefes aldıktan sonra, "Ben senin karın değilim." dedim ona.

Yabancı gelin | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin