Bölüm 33.

667 133 4
                                    

Her şey planladığımız gibi ilerledi. Birkaç gün birbirimizin varlığından zevk aldıktan sonra sonunda annemler tatilden geri dönmüştü. Annemlerle sarılıp, hasret giderdikten sonra ablam Öykü beni alt kattaki salona götürmüştü.

Onunla birlikte içeri girdiğimizde, "Anlat kız, anlat ne oldu biz gittikten sonra?" diye sordu.

Onun bu sorusuyla dudaklarımı birbirine bastırarak yüzüme yerleşmek için savaş veren gülümsemeyi bastırdım. Aslında Öykü'nün gelir gelmez böyle bir şey soracağını biliyordum, fakat ne kadar kendimi hazırlarsam hazırlayayım bu soru karşısında utanmaktan kendimi alamıyordum.

Derin bir nefes alıp, "Şey.. Katharine ve ben birlikteyiz." dedim sonunda cesaretimi toplayarak.

Ablamın dudakları imalı bir gülümsemeyle yukarı doğru kıvrıldı. Kollarını göğsünde kavuşturup, gözlerini kısarken, "Siz zaten evliydiniz canım, başka ne var?" diye sordu.

Katharine ve benim evliliğimin gerçek olmadığını, kağıt üzerinde olduğunu biliyordu, ama yine de sınırları zorlamaya karar vermişti. Gözlerimi devirirken, "Anladın işte, gerçekten birlikteyiz. Gerçek eşler gibi." dedim son cümlemde her kelimeye özel bir vurgu yaparak.

Öykü'nün dudaklarındaki gülümseme daha da büyürken, "Allah'ım, sonunda ya. Daha ne kadar aranızdaki cinsel çekime karşı koyacaktın merak ediyordum." dedi.

Onun bu dediğiyle kaşlarım çatıldı. Omzuna yavaşça vurup, geriye doğru iterken, "Sus be, yok öyle bir şey." dedim.

Fakat Öykü benim bu dediğimi görmezden gelerek güldü. Elbette buna ben bile inanmamıştım. Katharine'yı sevmediğimi günlerce söylesem de ki, başta bu tamamen doğruydu yine de aramızdaki o çekimi inkar edemem. Katharine yüksek ve enerjik havasıyla benim sakin kişiliğim yanında bir zıtlık yaratıyordu. Ve bilirsiniz, zıt kutuplar her zaman birbirini çekerdi.

Öykü gülümsemesini silip, ortamdaki havayla birlikte soruyu da değiştirmeye karar verdi. İkimiz karşılıklı koltuklara otururken, "Ee, bundan sonra ne olacak?" diye sordu.

Bu soruyla birlikte derin bir nefes aldım. Hâlâ annemlere Katharine ile birlikte Hollanda'ya gitmek istediğimizi söylememiştim. Katharine de artık gitmek istiyordu ama annemlerin ve Öykü'nün bunu istemediğini biliyorum. Fakat burada da kalmak istemiyordum.

O yüzden ilk önce Öykü ile sonra da annemlerle konuşmaya karar verdim. Bunu Katharine'ya söylememiş olsam da, itiraz etmeyeceğini biliyordum. Bakışlarımı kucağımda gezdirirken, "Katharine ve ben en kısa sürede Hollanda'ya gitmeye karar verdik." dedim hızlı bir cümleyle.

Öykü'nün dudaklarındaki küçük gülümseme silinirken ifadesi bozuk bir hal aldı. Onun bakışlarından kaçınmak için gözlerine bakmadım. Öykü benim ondan uzakta olmamdan nefret ediyordu. Her zaman benden büyük olmasına rağmen birbirimize bağlı olduk ve yapışık ikizler gibi gezdik.

İsviçre'ye okumaya gittiğimde bile annemlerden çok o isteksizdi, fakat yine de benim bunu istediğimi bilerek beni desteklemişti. Şimdiyse ne olacağını bilmiyordum. Muhtemelen gitmemi istemeyecekti.

Öykü sonunda, "Ne? Bu da nereden çıktı şimdi?" diye sordu.

İşte mesele burasındaydı. Ona karşı dürüst mü olmam gerekiyordu? Çünkü bu sefer öyle büyük bir sebebim yoktu gitmek için, ama burada kalmak da istemiyordum. Bu yeterli değil miydi?

Gözlerimi kapatıp, derin bir nefes aldıktan sonra, "Aslında, en başından itibaren dönmek istememiştim. Evet, sizi özledim, fakat bu ülke, bu şehir beni sıkıyor. Katharine'nin elini tutup, kaldırım veya sokak boyunca yürüyemem, onu sokakta öpemem. Belki ben kendimi tutarım ama Katharine hep bu özgürlüğe alışık büyüdü. Gitmek istemiyoruz ama aynı zamanda kalmak da istemiyoruz." dedim ona.

Yabancı gelin | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin