Bölüm 16.

2.1K 216 44
                                    

Burada görmeyi beklemediğim yüzler görmüştüm. Defne ve Ayhan, aynı zamanda Sevinç. Fakat bu kadar da değildi. Onun arkasından elinde iç bardağıyla gelen Hakan. Beni gördüğünde adımlarını durdurup, "Masal? Ne zaman döndün kız Türkiye'ye?" diye sordu ve elindeki içki bardağını bırakıp, bana sarıldı.

Bana aniden sarıldığı için onu engelleyememiştim. Burnuma dolan iğrenç içki kokusunu görmezden gelerek ona az da olsa sarılmaya çalıştım. Kendisini pek sevdiğim söylenemezdi, ama nefret de etmezdim. Kendisiyle sadece aynı ortamda olduğum zamanlarda konuşurdum. Çünkü kendisi silik bir karakterdi ve neredeyse herkese yürümeye çalışıyordu.

Bakışlarımı Katharine'ya çevirdiğimde bize kaşlarını çatarak bakıyordu. Ona dudaklarımı büzerek baktım. Gözlerini devirerek kafasını ağabeyine çevirdiğinde ben de derin nefes aldım.

Ondan ayrıldığımda Defne ve Ayhan'a, "Siz Kevin ile ne zaman arkadaş oldunuz ki?" diye sordum.

Defne omuz silkerken, "Ben pek tanımıyorum ki, beni buraya Ayhan getirdi. O tanıyor." dedi.

Bununla kafamı Ayhan'a çevirdim. Ayhan, "Birkaç sene önce. Muhtemelen Kevin'in buraya geldiği ilk senelerde." diye cevap verdi.

Muhtemelen Katharine ile tanıştıklarında soy isim benzerliğiyle onların kardeş olduğunu anlamıştı. Peki neden ona veya bana bunu hiç söylememişti. Nedense bu durumdan hiç memnun olmamıştım. Bilmediğim bir şeyler döndüğü çok açıktı.

Katharine'ya kafamı çevirmeden göz ucu Sevinç'e baktım. Eskiden bana açılan eski arkadaşlarımdan biriydi. Ona karşı öyle duygularım olmadığını söylediğimde biraz aramız açılmıştı. Zaten ben de İsviçre'ye gittiğimde bağımız tamamen koptu.

Sevinç'in bakışları üzerimde geziniyordu. Onu görmezden gelerek Katharine ve Kevin'e çevirdim kafamı. Kevin gülümseyerek kardeşine bakıp, "Siz geldiğiniz için ben de arkadaşlarımı davet ettim. Ama tesadüfe baksana." demişti. Son cümlede gözleri bana çevrilmişti.

Sakin bir şekilde ona bakmaya devam ederken yanımda duran Katharine, "Ты не скажешь мне, почему ты позвонил?" diye sordu Rusça.

«Neden çağırdığını söylemeyecek misin?»

Kevin gülerek ona bir bardak içki uzatırken, "Bunu hemen konuşmamıza gerek var mı, cестра? Önce bir bardak iç." diye karşılık vermişti.

Katharine gözlerini kısarak bir ona bir de uzattığı içkiye baktı. Yavaşça elinden alıp, tek seferde içtiğinde Kevin'in dudaklarına küçük bir gülümseme kondu. Katharine tek dikişte içtiği içkinin bardağını masaya bırakırken Kevin, "Вот настоящий русский." demişti neşeyle.

«İşte gerçek bir rus.»

Katharine elinin tersiyle ağzını silip, "Artık konuşalım." dedi.

Kevin kafasını sallayarak, "Tamam, hadi gel biraz yalnız kalalım." dedi ve uzaklaşmaya başladı.

Katharine kaşlarını çatarak yavaşça kafasını bana çevirdi. Beni yalnız bırakmak istemiyordu burada belli ki. Gülümseyerek elimle onun koluna dokundum ve kısık sesle, "Sorun değil, zaten burada yalnız değilim. Git konuş ve buraya geri dön." dedim.

Uslu bir çocuk gibi kafasını sallayıp ağabeyinin peşinden gitmeden önce göz ucu arkamda duran arkadaşlarıma bakmıştı. O uzaklaşmaya başladığında ben de bir tane içki isteyip, içmeye başlamıştım. Fazla hızlı gitmeden yavaş yavaş, zevkine varmak istiyordum.

Gözlerim sık sık Katharine ve Kevin'e çeviriyordum kafamı. Ne konuştuklarını merak ediyordum. Her ne konuşuyorlarsa Kevin sakin, Katharine ise şaşkın duruyordu. Konuşma yavaş yavaş hararetlenirken kalkıp yanlarına gitmek için hareketlendim. Fakat Hakan'ın sorduğu soruyla durmuştum.

Yabancı gelin | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin