Sevilen - Sevilmeyen | 14

150 20 275
                                    

Ophelia duydukları ile üzerine en güzel elbisesini geçirmiş, sarı ipeksi saçlarını güzelce ördürmüştü. Kız kardeşinin, diğerlerinin ve en önemlisi prensin geri geliyor olduğunu duymuştu. Heyecandan tüm gece uyuyamamış, heyecanla hazırlanmıştı. Dostlarının başına gelenlerden haberi bile yoktu, ne kral ne de kraliçe prensese hiçbir şey söylememişti. Kraliçe kızının çok endişelenip prensin karşısına ağlamaktan şişmiş gözlerle çıkmasını istememişti, bilmiyordu ki prens onun her hâline ölürdü.

Kapıya ulaştığında Kral endişesinden Opheliayı fark etmemişti bile. Endişelendiği konu Lilith'in iyi olup olmaması değil, işleri batırıp batırmamasıyla ilgiliydi. En iyi askerlerden bile sert bir eğitim almış kızına güvense de hırsı ve inatçılığı yüzünden anlaşmaları reddetmiş olabilirdi. Kraliçe'nin zaten umrunda bile değildi, Ophelia'nın üstünü başını düzeltmekle daha çok ilgileniyordu. Clairence ise abisini ve prensi görmek için aynı heyecanı taşıyor, ancak Ophelia kadar göstermiyordu.

Kapıdan üstü başı toz ve kan içinde olan 3lü girdiğinde Ophelia hiç düşünmeden Luis'e koştu. Luis sanki tüm o yorgunluğu, canının acısını unutmuş, sımsıkı sarılmıştı prensesine. "Kokun burnumda tüttü Mi amor." Onların yokluğunda Luis'i daha iyi anlamak, onun kültürüne hâkim olmak isteyen Ophelia İspanyolca dersleri almıştı, daha yeni başlamasına rağmen oldukça da iyiydi. Bu Luis'in "aşkım" dediğini anlamasını da sağlamıştı.

"Te extraño mucho Mi Príncipe." Bu cümleyi bilerek öğrenmişti, unutmamak için her gece uyumadan önce okumuştu bile. Prense onu çok özlediğini onun dilinde söylemek istemişti. Luis, Ophelia'nın bozuk aksanına gülümsedi, güneyde oldukları her an sarışını düşünmüş, onca kötülüğün içinde onun nasıl parladığını tekrar fark etmişti.

İkisini gören Kraliçe memnuniyetle gülümsedi, Prensin Güney'e Lilith ile gitmiş olması çok sinirlerini bozmuştu. Lilith'in adamı baştan çıkaracağına emindi çünkü. Ama anlaşılan öyle olmamıştı, prens kızından başkasını umursamıyordu.

Claire ilk defa Ophelia ile Luis'in etkileşimini umursamamış, o da abisinin boynuna atlamıştı. "Seni çok özledim, aptal." Chris kız kardeşinin kendisi ile konuşma şekline gülüp saçlarını karıştırdı. O da Clairence'i çok özlemişti. Alinayla ilgili gerçekleri öğrendiğinde yanında olsun çok isterdi, ona en çok ihtiyacı olduğunu dönemdeydi çünkü.

Kral ise ikisini gram umursamadan yaralı Leon'u omuzlarından sarstı. "Kızım nerede? Lilith nerede?" Leon derin bir nefes alıp kapı ağzından çekilmeleri için elini uzattı. Lilith'e bir şey olduğunu sanan Kral bir anlığına şoka girse de Chris Lilith'in iyi olduğunu söylediğinde kendine geldi. Herkes içeri geçmişti, Ophelia ve Kral ısrarla Lilith'i soruyor, Kraliçe ise cesareti için Luis'i övmeye çalışıyordu. Chris de Claire'i yaralanmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyordu.

Leon yaralı olduğu için Chris ve Ophelia'nın ısrarları sonucu kuzey revirine alınmış, odada 5 kişi kalmıştı. Chris cümleye nasıl girse bilemese de boğazını temizleyip konuşmaya başladı, ertelemenin bir anlamı yoktu. Kız kardeşinin varlığı da ona güç vermişti zaten. "Olanları yumuşak bir biçimde söylemenin hiçbir yolu yok kralım, güney krallığında olduğumuz süreç boyunca korkunç olaylar yaşadık." Luis ile Ophelia el ele tutuşmuş, birlikte oturmuşlardı. Ophelia Chris'in cümlesi üzerine hızlıca Prensi kontrol etmeye çalışmış, Luis ise gülümseyerek sarışının ellerini nazikçe öpmüş, iyi olduğunu belli etmişti. "Önce Prens Carlos tarafından zindana atıldık, sonra Lilith sayesinde odalara alındık ancak bu güzel bir şey değildi. Görünen o ki prensin sevgili Lilith'e özel bir ilgisi vardı, prensese takıntılıydı diyebiliriz. Leon ok ile vuruldu, Luis saldırıya uğradı, Lilith zehirlendi, çok zor zamanlar atlattık." Kendi hakkında hiçbir şey söylemediğini fark eden Luis kaşlarını çattı, orada en zor zamanı Chris geçirmişti.

I'm the opposite of youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin