Dönüş | 18

141 15 208
                                    

Kuzey kraliyetine kaos hâkimdi.

Sınıra yakın köylerden birine daha saldırı yapılmıştı ve düşman ordusu gittikçe yaklaşıyordu. Kuzey sınırına girmeden onları durdurmaları şarttı. Lilith sabahın en erken saatlerinde askerlerinin bağırışmasıyla kalkmış, Leon'u da uyandırarak aşağı inmişti. Kral tüm ordulara talimat vermeye çalışıyor, bir yandan silahları toplatıyordu. Bulabildikleri her silahlara ihtiyaçları vardı. Ophelia gözlerini ovuşturarak aşağı indiğinde Luis de zırhını giymişti. "Sen nereye?" Wesker'ın sesini duyduğunda prens başını kaldırdı ve etraftakilere baktı.

"Savaşa?" Wesker başını iki yana salladı, kraliyetin başına geçecek prensi savaşa göndermenin hiçbir aklı selim yanı yoktu. Leon, kralın talimatıyla Luis'in elinden silahı almak için bir adım attığında Chris onu durdurdu. O da hazırlanmıştı. Zırhını giymiş, silahlarıyla kuşanmıştı. "Bu savaş hepimizin Kral Wesker. Kuzey'i ele geçirirlerse Batı olarak sıradaki ve tehlikede olan biz oluruz. Size yardım edeceğiz, her şekilde." Chris daha az önce batıya bir çağrı yapmış, askeri birliklerini savunma için kuzey'e çağırmıştı. Eğer sınırı tutamazlarsa geride duracak askerlere ihtiyaç vardı. Wesker tam itiraz edecekken Luis elini kaldırdı. Kim ne derse desin savaşacaklardı, sarayda bir prenses gibi oturamazlardı.

Lilith at kuyruğu yaptığı saçlarını daha da sıkarak herkesin olduğu ana salona girdiğinde Ophelia ikizine doğru koştu. "Noldu?" Lilith ona cevap verme tenezzülünde bulunmadan masadan yayını aldı. Babası ile göz göze geldiği an ise göz temasını kesen o olmamıştı. Kral'ın gözlerinde gördüğü bir şey onu rahatsız ediyordu. Babasının sinirli, öfkeli olmasını bekliyordu ama Wesker'ın gözlerinde gerginmiş gibi davranmasının aksine tek bir rahatsızlık belirtisi yoktu.

Wesker diğerleri hazırlığına devam ederken Lilith'e yaklaşıp tek elini kızının omzuna yerleştirdi. "Sana güveniyorum kızım, buradaki herkesten daha çok." Lilith az önce gördüğünü tamamen unutmuş, gözlerinin içi parlamıştı. Babasından böyle şeyler duymak çok zordu ve böyle zor bir anda duyduğu için seviniyordu. Wesker diğerlerini ilk defa umursamadan kendisine sarıldığında Lilith kalakalmıştı. Belki de babasının gözlerindeki rahatlık Lilith'in bu durumu çözebileceğine olan inancından dolayıydı. Lilith de kollarını babasının boynuna dolarken ikisini izleyen Ophelia gülümsedi. Bu ikiliyi bu denli yakın görmeyeli yıllar olmuş gibiydi. "Güvenini boşa çıkarmayacağım, baba." Wesker kızının ağzından yıllar sonra çıkan baba kelimesiyle kötü olmuş, belli etmemeye çalışarak geri çekilmişti. "Biliyorum, biliyorum Lilith." Kral son kez kızını anlından öptükten sonra geri çekildi ve masadan bir kılıçta o aldı.

Salondaki herkes şaşırmıştı, kimse kralın savaşa katılacağını düşünmüyordu. "Baba, hayır." Ophelia bir adım öne çıktığında Luis onu durdurdu. Kral Wesker artık yaşlanmanın da verdiği zayıflıkla çok iyi savaşamayabilirdi ama tüm ailesi ve krallığı savaşırken öylece oturup bekleyemezdi. Kral iki kızına da gülümsedikten sonra kraliçeyi, karısını işaret etti. "Ophelia senin burada annen ile kalmanı istiyorum, birilerinin geride kalıp krallığa göz kulak olması gerekiyor." Ophelia dolan gözleriyle başını iki yana sallasa da kral'a katıldığı belli eden Luis ile duraksadı. Ophelia da biliyordu savaşamayacağını, orada anca ayak bağı olacağını ama sevgilisini, ikizini, babasını orada yalnız bırakmak istemiyordu.

"Ben çok şifalı otlar biliyorum, geride kalıp yaralanan hastalarımıza yardım edebilirim. Bunun eğitimini aldım, aldım değil mi anne?" Kraliçe her ne kadar kızının gitmesini istemese de onayladı, Ophelia gerçekten yaralı askerlere yararlı olabilirdi. "Dikiş atmayı, kırık kemiklere bakmayı, her şeyi biliyorum. Yararlı olabilirim lütfen." Ophelia yalvaran gözlerini babasından çekip ikizine baktı. Lilith düşünceli görünüyordu.

I'm the opposite of youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin