Halüsinasyon | 24

134 15 267
                                    

Karanlık, yağmurlu. Nerede olduğunu bile bilmediği bir yerde, bir ormanda Leon durmadan koşuyordu. Prensesi yakalamaya çalışıyordu. "Lilith!" Ancak bir türlü yakalayamıyordu. "Lilith dur, benim!" Lilith bir anlığına yavaşladığında Leon gülümseyip ellerini dizlerine yasladı ve soluklandı. Sonunda onu bulabildiği ve yakalayabildiği için çok mutluydu. "Bebeğim, eve gidelim artı-" Lilith yavaş yavaş arkasını döndüğünde Leon'un yüzündeki gülümseme silindi. Sevgilisinin beyaz elbisesi kan içindeydi, boğazında koca bir kesik vardı. Saçları yolunmuş, tırnakları bile kan dolmuştu. "L-Lilith..?" Prenses kanlı dişleriyle gülümsedi, Leon irkildi. Lilith'in gülümsemesinin yerini bir kahkaha aldığında nefes nefese kalan Leon birkaç adım geriye attı. Dakikalardır yakalamaya çalıştığı sevgilisinden şimdi de kaçmaya çalışıyordu. Lilith ona doğru geldikçe Leon arkaya doğru ilerledi.

Taa ki birine çarpana kadar.

Çarptığı kişiye bakmak için arkasını döndüğü an korkuyla geriye düştü. "Luis?" Luis yerdeki Leon'a gülümseyerek bakarken boğazındaki çakıyı çekti. Böylece akan tüm kan gerçekdışı bir şekilde askerin üzerine fışkırdı.

"Beni öldürdün." Leon gözyaşları yanaklarından süzülürken güçlükle başını iki yana sallayıp elleriyle geri geri emeklemeye çalıştı, ama Lilith tarafından durduruldu. "Beni de terk ettin." Lilith aniden omuzlarına tırnaklarını geçirerek Leon'u tuttuğunda Leon kızın ellerini çekmeye çalışsa da bir milim dahi hareket ettiremedi. "Bizi öldürdün." Lilith'in sesi Luis'in sesine karışırken Asker bir sağına bir soluna bakıyor, hangisinden daha çok korktuğuna karar veremiyordu.

"Sizi kurtarmaya çalıştım, yemin ederim." Annesini ikna etmeye çalışan küçük bir çocuk gibiydi. Öyle masum çıkmıştı ki sesi, Lilith ile Luis bir anlığına durmuş, sonra tekrar kahkaha atarak Leon'a saldırmıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Leon hissettiği acıyla çığlık atarak uyandığında Chris onu tuttu. Aslında amacı kıvranıp duran Leon'u uyandırmaktı ama koluna dokunduğu an asker çıldırmıştı. Chris birkaç kere seslendi. "Leon, kendine gel!" Ancak Leon titriyor, Chris'in tutuşundan bağırarak kurtulmaya çalışıyordu. "Ben istemedim! Öyle olsun istemedim!" Chris onu zaptetmeye çalışsa da güçlü askeri tutmak pek de kolay değildi. Leon sonunda yüzünü kendisini tutan kişiye çevirip onun Chris olduğunu gördüğünde durdu. "Tanrım..." Chris askeri bırakıp yataktan kalktı. Leon ve Luis'in ondan habersiz güney köyüne gittiğini öğrendiği gibi yola çıkmış, saraya girdiğinde de Leon'u bu şekilde bulmuştu. Daha Luis'in nerede olduğuna bakma şansı olmamıştı. "Elini yüzünü yıka da aşağı gel. Seninle ve Luisle konuşacaklarım var." Biraz sert çıkıştığını biliyordu, özellikle de Leon daha yeni bir kâbustan uyanmışken ama ikisine de çok sinirliydi. Onun sözünü çiğnemiş, kendi kafalarına göre iş yaparak her şeyi tehlikeye atmışlardı. Tavrını koymalıydı.

"Hoşçakal kardeşim." Çırpınmalar. Boğaza bir çakı darbesi.

Leon hatırladığı anlar ile yumruk yaptığı elleriyle gözlerini silerken yataktan kalktı. Ne zaman gelip uyuduğunu bile bilmiyordu. Yorgunluktan döndüğü gibi sızmış olmalıydı. Chris'e neler olduğunu söylemek istese de prens o cevap vermeden odadan çıkmıştı.
Ya kimse Luis'in geri dönmediğini fark etmemişti, ki bu çok zordu. Ya da Chris yeni gelmişti. Leon bunun üzerine düşünecek hâli çok olmadığından üstelemedi ve yataktan kalktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
"Chris!" Chris içeri girdiği gibi gözleri kıpkırmızı olan Ophelia eteklerini tutarak ona koştu. Chris hızlıca kollarını prensese sarmış, onu sakinleştirmeye çalışmıştı. Kuzey sarayı bir kâbus gibiydi, nereye gitse birilerini perişan hâlde buluyordu. Ophelia adamın göğsünden geriye çekildi. "Luis yok." Chris kaşlarını çattığında Ophelia tekrarladı. "Hiçbir yerde yok, Luis yok!" Chris'in aklına ölüm asla gelmemişti. İlk düşüncesi Luis'in batıya falan dönmüş olduğuydu.
Ama yolda karşılaşmazlar mıydı? Bu da mantıklı değildi. Leon içeri girene kadar Chris prensese ikisinin güney köyüne gittiğini anlattı. Tabii bu Ophelia'yı daha da endişelendirmişti. Leon duvardan tutunarak salona girdiğinde Ophelia Chris'i bırakmış, bu seferde korumasına doğru koşuşturmuştu. "Leon, Luis nerede?" Leon anında dolan gözleri ile kendini sıktı, ağlamaması gerekiyordu. Güçlü olması gerekiyordu.

I'm the opposite of youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin