"lütfen rahat bırak beni." Dedim elimle yüzümü kapatırken.Akgün sabahtan beri başımda eski sevgilisini anlatıyordu.
Delirecektim! Bu kadar seviyorsun madem niye ayrıldın kardeşim. Derdini kahrını biz çekiyoruz.
"Sana da bir şey anlatılmıyor. İki dakika sohbet edelim dedik yani."
"Sohbet? İki saattir başımda durmuş kızın birini anlatıyorsun."
"Kızın biri deme Aylin adı neyse sence de ben haklıyım değil mi? Yani teknik olarak o haklı ama- Ah!" Savaşın yüzüne attığı sert yastıkla bağırdı. Keyifle sırıttım.
"Sus diyor kız sana." Dedi telefonuna dönerken
"Sanane abi? Annemler yok diye iyice havalara girdin."
"Hazır annemler yokken seni güzelce döveyim ben he ne dersin?"
"Yok abicim ne dövmesi hem benim ödevim var ben gidiyorum."
Koşarak yukarı çıktığında savaş telefona geri döndü.
Ayaz ise üst katta çalışma odasında dosyalarla ilgileniyordu. Aslında dosyalarla savaşın ilgilenmesi gerekiyordu. Ama şuan kendisi tembellikle meşguldü.
Bense açıklıktan ne yesem diye düşünüyordum.
Ayağa kalkıp mutfağa gidecekken savaşın seslenmesi ile durdum.
"Nereye?"
"Mutfağa." Cevap vermesini beklemeden mutfağa ilerledim. Buzdolabını açıp baktım en üst rafta büyük bir tencere görmemle elimi uzatıp aldım. Buzdolabını kapatıp tencereyo tezgaha koydum.
Kapağını açıp baktığım da ise gördüğüm şeyle derin bir nefes aldım.
Boş bir tencere. İçindeki şeylerin hepsi yenmişti ve boş bir şekilde geri dolaba konmuştu. Acaba kimin işiydi bu?
Odama çıkarak üstüme bir hırka aldım ve babamın verdiği paranın bir kısmını da yanıma aldım.
Tek çözüm noodle.
Salondan geçerken savaşın seslenmesi ile durdum.
"Nereye bu saatte?"
"Markete."
"Ne yapacaksın markette acıktıysan ayaz abim hazırlar bir şeyler."
"Baya acıktım. Hemen alır gelirim."
"Olmaz öyle tek başına bekle birlikte gidelim."
Başımı sallayıp beklemeye başladım.
Savaş bir süre sonra üstünü değiştirerek gelmişti.
Ayakkabılarımızı giyerek evden çıktığımızda bana döndü.
"Market buraya çok yakın yürüyerek mi gidelim yoksa araba ile mi?"
"Yürüyerek."
Başını salladı ve bir daha yanıma yaklaştı. Kolunu omzuma atıp yürümeye başladı.
Niye herkes kolunu omzuma atıyor bu ailede? Genetik galiba.
"Ne alacaksın?"
"Noodle."
"Üzgünüm ama rotamız değişmiştir."
Yürüdüğümüz yolun tersine yürümeye başladığında ne olduğunu anlamadım.
"Nereye gidiyoruz market bu tarafta değil mi?"
"O pis şeyi alamazsın civciv."
"Neresi pis? Gayet lezzetli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRA
Teen FictionBiyolojik aile kitabıdır. "ALLAH'IM SONUNDA ŞU EVE DİŞİ BİR VARLIK GİRDİ." "Sesini kessen mi artık?" "nerede lan kuzenim? Nereye sakladınız?" "Cins misin oğlum sen?" Reklam yapmayınız.