Bir varmış, bir yokmuş..
Küçük bir kız çocuğu için tek bir gerçek varmış:o da dayısıymış. Çünkü o bilgiliymiş. Babası onları terk ettiği için dayısı sayesinde baba duygusunu tatmış. Onu ailesi olarak bellemiş.
Ama gerçekler acıymış..
Dayısı hiç bir zaman onun ailesi olmamıştı..
Kız dünyasının yıkılmasına izin vermemiş, ayağı takılsada kalkmıştı..
***************
Yüz üstü bırakılmak. Alışmıştım. Genellikle herkes beni yüz üstü bıraktığı için artık şaşırmıyordum. Babam bile terk etmişti beni, bu mu koyacaktı?
Yüz üstü bırakılmak.
Lugatımda olan bir kelimeydi.Duvardan kalktım. Bir yarım saat geçtiğini düşünüyordum. Odanın kokusundan ve bağırmaktan harap olmuş boğazım acıyordu. Midem de bulanıyordu. Ellerimle kapıya güçsüz yumruklar atmaya devam ettim.
"Yardım edin!" Bağırmamı bile duymuyolardı. Bağırıyordum ama sanki sesim onlara fısıltı şeklinde çık-
ıyordu. Niye sesimi duymuyolardı? Hiç mi buraya biri gelmiyordu?İnsanlık hakkında üzücü bir gerçeklik:Ne kadar bağırırsan bağır, sesini asla duymazlardı. Ne kadar susarsan sus seni o kadar bağırtırlardı
Derin nefesler aldım. Burası gerçek-
ten iğrenç kokuyordu. Ellerimi siyah eşofman altıma sürerek tozları geçirdim.Alya'lar ne yapıyolardı? Beni ne zaman çıkaracaklardı? Oda çok küçüktü. Kare bir kutu gibiydi, sadece biraz daha büyüktü. Ben ortada duru-
yordum. Başka yerede gidemiyordum. Çünkü kutular vardı. Ortaya birazcık alan tanımışlardı ve geri kalanı full raflı kutuyla kaplamışlardı.Kutuların bir kaç tanesini çektim. Duvara iki tane dik kutu koydum, iki tane de altıma koyarak üstlerine oturdum. Düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. Bir on dakika geçtiğini tahmin ettiğim dakikalarda çok ağır bir koku gelmeye başladı burnuma.
Kaşlarım istemsizce çatıldı çünkü bu koku tanıdıktı. Ayağa kalktım. Koku sağ tarafımdaki kutulardan geliyordu. Nefesimin sıkılaşmaya başladığını hissettim. Derin nefesler alırken kutunun birini çektim. Gözlerim irice açıldı.
Duvarda kan lekesi vardı..
Hızlıca bir kutu daha çekince gördüğüm şeyle çığlık attım. Acıyan boğazımı umursamadan bir çığlık daha attım. Çünkü burada bir ceset vardı. "Yardım edin!" Kapıya doğru koştum. Kapıya güçlü yumruklar atmaya başladım. Bir yandan da cesete bakıyordum.
Canlanır diye.. "YARDIM EDİN! CESET VAR BURADA!" diye bağırdım. Lakin sesim duyulmuyodu. "YARDIM EDİN LÜTFEN! CESET VAR! ÇIKARIN BENİ BURADAN!" Bir Allah'ın kuluda yok muydu? Gözlerim kararmaya başladı.
Her yerim titrerken kendimi kartonların üstüne bıraktım. Göz yaşlarım boşalırken bir hıçkırık firar etti dudaklarımdan. Karanlık beni usulca içine çekerken karşı koyamadım ve bayıldım...
*******************
Alya'nın anlatımıyla..."Allah kahretsin nerede bu kız!" dedi Yekta telefonunu masaya fırlatı-
rken. İrkildim korkuyla. Umut bunu gördü ve "Sakin ol abicim, kızı korkutuyorsun." dedi.Yekta yandan bir bakış attı mahcubiyetle. "Kusura bakma." diye mırıldandı. Başımı olumlu anlamda salladım. "Nereye gitti? Biliyomusu-
nuz?" dedim.Yekta başını olumlu anlamda sallarken kaşlarım çatıldı. Sandalye de dikleştim. Umut da aynı ifadeyle bakıyordu Yekta ya. Şüphe.. Yekta ellerini saçlarına daldırdı sanki hıncını çıkartmak istermiş gibi. Umut sesli dile getirmediğim o soruyu sordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İŞLER(+18)
Novela JuvenilElif eski okulundan bir iftira sonucu atılır. Bunu gören arkadaşları da onunla birlikte yeni okullarına gelir. Yeni okulundaysa onları iyi mi yoksa kötü günlermi bekliyordu? Elif içindeki kötü hisse rağmen arkadaşları için mutlu gözükür lakin içinde...