Başımdaki siyah yazmayı düzelttim. Evet, aradan bir ay geçmiş-
ti ve ben hayla kendime gelememişt-
im.Gözlerim şu bir ayda kan çanağına
dönmüştü ağlamaktan.Şu an ise Melisa yani abimin annesinin önünde duruyordum. Gözlerim ölüm tarihi üzerinde durdu. İçime derin bir nefes çekerken yanına beni gömdüklerini nereden bilirdim?Gözlerim manasızca unutma beni çiçeğine kaydı. Bunu neden aldı-
ğım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki de hoşuma gitmişti.. "Bugün de hiçbir haber yok.." dedim. Babamı arıyordum ve ondan hayla haber yoktu. Bunu yukarıdan gördüğünü biliyordum lakin konuşmak, daha iyi geliyordu. "Yurtdışında olma ihtimali üzerinden gidiyorum. Ölmesine dayanamam..."Gülümsedim sonra. Küçük bir çocuk gibi heyecanla, "Biliyormusun? Annemi buldum!" dedim. Biraz abart-
mış olacağımı hissedince yüzümü ekş-
ittim. Sonraysa aklıma gelen üzücü gerçeği dillendirdim: "Ama o da kayıp..." Derin bir nefes daha çektim ciğerlerime. "Ben sizin gibi olmicam." dedim kararlılıkla. "Benim çocuğum olursa ben onu korurum her şeyden, sizin gibi saklanıp ya da yalan söylemem.."Yaşlar yanaklarıma düşerken "Annem beni tanıyor mu acaba..?" de-
dim. "Lütfen tanımıyor olsun, onun beni bile isteye bırakma fikri çok kötü." Bir hıçkırık firar etti dudakları-
mdan. Sonraysa bir ses duydum:"Seni tanıyor ama bile isteye bırakmadı..."
İrkilerek arkamı döndüm. Dayım bana bakıyordu. Yani, gerçek olmayan dayım... "Ne istiyorsun benden.?" dedim korkuyla. Evet, ben bu adamdan delicesine korkuyordum lakin lafımı ona karşı esirgemezdim. "Annen, seni tanıyor." Bu cümleyle kalbim kırıldı. Daha fazla kırılma yetmezmiş gibi... "Na-nasıl tanıyor?"
"Bildiğin seni tanıyor. Sonuçta sen onun karnından çıktın. Seni tek başına yapmadı." diyerek beni bir gerçeğe daha uyandırdı. "Ama senin ölmemen için mecbur kaldı." diye de ekledi.
"Niye bana bunları anlatıyorsun..?" dedim korkumu belli ederek. Zira ikimizde biliyorduk ki, o bunları karşılıksız söylemezdi. Onu o kadar iyi tanıyordum ki, şuan aşşırı üzgündü. Herkes gözlerini okuyamaz-
dı, lakin dediğim gibi, onu ben tanır-
dım... Gözlerindeki saklayamadığı hüzün kendini daha da ortaya çıkarır-
ken, o hiçbir şey demeden mezarın başına oturdu."Şuanlık sana hiçbir şey yapmayacağım.." dedi. "Gerçekleri öğrenmişsin. O yüzden sana acıdım." Gözyaşlarım yanaklarıma akarken tebessüm ettim. Hüzünle ona baktım.
"Beni neden sevmedin..?
"Sen neden ölmedin..?"
Hıçkırdım. Artık duygularımı gizlemiyordum. "İyi ki ölmemişim, eğer ölseydim senin şu halini göreme-
zdim.." dedim bence onun gibi acıma-
sız olarak. Bana yandan bir bakış attı. Gözlerindeki ateş beni değil onu yakacaktı. Bu de yeminimdi.. Onu öldürmeden, ben ölmeyecektim. O beni öldü sanacaktı ve ben onun gibi tenhadan saldıracaktım.."Hazır ol," dedim, yemin eder gibi. "Yaşattığını sana yaşatmadan ölmeyeceğim.
Gözlerinde bir parıltı daha peyda oldu. Sözlerimden mi yoksa gözlerimden mi anlamadım. Zira gözlerinde gördüğüm şey: Korkuydu. " Şimdi,"dedim,bu soru bir kaç hafta-
dır kafamı kurcalıyordu. Daha doğru-
su sorular.."Babamın bana yazdığı mektup nerede?" Şaşkınlıkla gözleri açıldı. Bunu nereden öğrendiğimi sorguluyordu.Sonra kimin söylediğini anlayınca hayal kırıklığı içinde gözleri mezar taşını buldu."Bendeydi... Onu gömmeye gelmiştim zaten bende, lakin Melisa çoktan söylemiş." Bu sözleri sarf ettik-
ten sonra durdu. Bana bakmayarak, "Hatırlıyor musun?" dedi. Kaşlarım çatıldı. Başka bir şey ekleyecek diye beklerken eklemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İŞLER(+18)
Fiksi RemajaElif eski okulundan bir iftira sonucu atılır. Bunu gören arkadaşları da onunla birlikte yeni okullarına gelir. Yeni okulundaysa onları iyi mi yoksa kötü günlermi bekliyordu? Elif içindeki kötü hisse rağmen arkadaşları için mutlu gözükür lakin içinde...