İnsanlar kolay kandırılabilen varlıklardır. Bunun en büyük örneği bendim. Hayatım yalandı ve ben, buna ikinci kez kanmıştım. Saatlerce ağladım, göz yaşlarım akmayı bırakınca ise öylece sahili izledim. Çalan telefonumla irkildim. Ekranda yazan Annem yazısıyla gözlerim gene doldu. Bütün her şey üst üste gelmişti. "Alo.." dedim karşıya.
"Kızım, neredesin sen!?" diye bağırdı annem, sert bir sesle.
"Sahildeyim," dedim buz gibi bir sesle. "birazdan geleceğim.."
"Çabuk eve geliyorsun! Ne kadar korktum haberin varmı!?" diye bağıran annem yüzünden bütün sinirlerim tepeme çıktı.
"Geleceğim eve! Ama dikkatli olun, zira o ev dediğiniz yeri başınıza yıkacağım! Sonra da çekip gideceğim!" diyerek telefonu suratına kapadım. Hızla eve doğru giderken telefonum ardı ardına çalıyordu. Eve gelince kapıyı sertçe çalmaya başladım. Kapı hızla açılırken, annem bana korkuyla bakıyordu. Çenemi dikleştirdim.
"Odama çıkıp geliyorum," dedim. Annem ağzını açmıştı ki onu umursamadan odama çıktım. Bunu çok önce, bir yıl önce yapmalıydım. Siyah valizimi yatağıma attım. İçine büyün kıyafetlerimi alıp kapattım. Biraz üstüne atlamış ve kapatmaya çalışmıştım. Valizi zar zor çekiştirerek aşşağı indim.
"Kızım ne ol-" diyen annem-
in sözünü kestim. "Her şeyi,"dedim ai-
leme bakarken."hatırlıyorum." Annemin ağzı şokla açıldı,abim güldü ve babam bir adım geri attı şokla. Abimin gülümsemesi yavaşça soldu. "Niye böylesiniz?" diye sordu masum bir çocuk gibi. Abime dolu gözlerle baktım. Dudaklarımda bir tebessüm oluştu.Acı ve buruk bir tebessümdü...
"Abi, " dedim acı bir sesle. "senin annen ve baban Melisa ve İbrahim..." Abim şaşırarak bana bakarken Açelya abla elini karnına attı. Daha fazla sorun yaratmamak adına valizimi ittirdim. Babam öne bir adım atarken, "Sen!" dedim. "Sen beni terk ettin! Ben kendimi babasız hissettim kaç yıl boyunca haberin varmı!?" diyerek kendimi dışarı attım. Sıradaki adım Umut'u aramaktı.
Sahile doğru gittim. Banka oturdum ve Umut'un telefon numarasını tuşladım. Normalde o evi dağıtır herkesi birbirine katardım lakin yengem hamileydi.
Yani, o benim yengem değildi...
"Alo..." dedi, Umut'un kalınlaşmış sesi. Bir yıl önceki sesine kıyas şuan ki sesiyle dağlar kadar fark vardı. "Alo..." dedim. "Umut sesin ne kadar değişmiş!" Bir anda karşı taraftan ses kesildi. 2 dakika boyunca ses çıkmayınca korktum ve, "Umut, beni hatırlamıyormusun?Elif ben. Size her şeyi anlatacağım ama şunu bilin sizi bile isteye bırakmadım." dedim. Dejavu hissi bütün her yanımı sardı. Bir süre önce aynısını bana Alya söylemişti...
Karşı taraftan çatal düşme sesi geldi. "ELİF!" diye bağıran Alya'nın sesiyle gözlerim doldu. "Alya..." diye mırıldandım. "Elif, biz seni ölü sanıyorduk.." dedi Yekta şok içerisinde. Burnumu çektim.
"Sizi kandırdılar. Öyle bilin istediler.." dedim titreyen bir sesle.
"Senin mezarın vardı.." dedi Yekta.
"Gerçek değil..." dedim acı içerisinde.
"Ama annen öyle söyledi..." dedi tekrardan Yekta.
"Yalan söyledi.." dedim boğuk bir sesle.
Karşı taraftan hıçkırık sesi geldi. Alya'ydı kesin bu. "Ağlama.." dedim acıyla. "Benim için, benim yüzümden ağlama." Bankın yanında bir gölge belirdi. Ateş bana bakıyordu. "Sen!" dedim. Ateş yanıma oturdu umursamadan. Telefonu elimden çekip aldı ve sadece tek bir şey söyledi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İŞLER(+18)
Novela JuvenilElif eski okulundan bir iftira sonucu atılır. Bunu gören arkadaşları da onunla birlikte yeni okullarına gelir. Yeni okulundaysa onları iyi mi yoksa kötü günlermi bekliyordu? Elif içindeki kötü hisse rağmen arkadaşları için mutlu gözükür lakin içinde...