0.9

2.7K 540 381
                                    

200 yorumm

***

Filmin jenerik müziği çaldığında dizinde yatan adam yüzünden burnundan bir nefes verdi Minho. Son yarım saattir odaklanamıyordu zaten ve Seungmin uyurken dönüp durduğu için de onun şortu yukarı kıvrılmış, Seungmin'in saçları direkt dizine temas ederken dizi kaşınmaya başlamıştı.

"Sabır," diye mırıldanıp kumandaya uzanarak televizyonu kapattı ve boş evde derin bir nefes verip dizindeki adama baktı. "Şşt," diyerek omuzundan dürtmüş, uyanmayan polisle de "Salak ya," diyerek hafifçe gülmüştü.

Morali cidden bozulmuştu o gidince ama bir polis olarak da işini erteleme gibi durum olmayacağını bilerek bozulan moralini düzeltmeye çalışmıştı.

"Kalk bakalım salak polis," diyerek omuzlarından tuttuğu adamı itip oturur pozisyona getirdiği zaman Seungmin ona bakmış, Minho ise ayaklanıp tutarak onu kaldırmıştı.

Seungmin'in bir kolunu omuzuna atarken kendi kolunu da onun beline sardı ve odasına doğru yürümeye başladı. "Sarhoş mu taşıyorum, uykulu bir adamı mı belli değil, salak polis."

"Duyuyorum."

"Duy canım." deyip gülümsedi, evlerin planı aynı olduğundan yatak odasını bulması zor olmamıştı. Yatak odasına girip yatağa ilerlemiş ve omuzundaki kolu çekip "Uyku vakti!" diyerek Seungmin'i yatağa itmişti.

Fakat yatağa düşen polis refleksle onu da kendisi ile beraber çektiğinde Minho'nun gözleri kocaman olmuş, kendini bir anda onun üstünde bulmuştu.

Bunu beklemediği belli olan Minho nefesini tutarak ona bakarken Seungmin uykusundan hafif sıyrılmış bir şekilde gülümsemişti. "Yakından bakınca daha bir güzelmişsin."

"Ben de sana aynısını demek isterdim ama maalesef." dedi Minho ve onun omuzuna patlatıp hızla üstünden doğruldu. Alınmak yerine güldü Seungmin, bacaklarını toplayıp yatağına uzandığı zaman Minho geri çekildi.

"Gidiyorum ben."

"İyi geceler."

"Hı, sana da ondan." deyip ayağından çıkmak üzere olan terliği giyerek ilerlemeye başlamıştı Minho, bir panik dalgası vücudunu sardığı için evden bir an önce ayrılmak istiyordu ama mümkün değil gibiydi.

"Üstünü ört," diyerek odanın çıkışına ulaşmış ama örtmeyip aksine daha da sırıtan adamla "Of!" deyip dönmüştü. Ayaklarını vura vura geri içeri girdi ve tuttuğu battaniyeyi Seungmin'in üzerine fırlattı.

Şokla kahkaha attı Seungmin, battaniyeyi kavradığında Minho telefonunu almış ve kapıyı çarparak evden çıkmıştı. Kendi evine girdiği gibi sırtını kapıya yasladı ve ellerini yanaklarına attı.

"O neydi öyle?"

Hızla aynaya koşup hafiften ısınan yanaklarına baktı. "Fark etmiş midir? Etmemiştir, oda karanlıktı. Ay, salak o ya!"

Odasına ilerledi, "Fark etmemiştir, etmemiştir."

"Of, senden nefret ediyorum Kim Seungmin!" diye bağırıp terliklerini fırlatarak yatağının içine girdi ve bağırarak tepindikten sonra da gözlerini kapatıp uykuya dalmaya çalıştı.

Sabah da ilk iş erkenden kalkıp işlerini halletmiş, hastaneye geçmiş ve öğle vakti de arkadaşı çağırdığı için adli tıp kurumuna geçmişti. Koridordaki bekleme yerlerinden birine oturmuş kahvesini yudumlarken Jisung ve hemen yanında da Jeongin geldi.

"Naber?" deyip göz kırparak oturdu Jisung. Jeongin de aralarında en küçük olduğu için eğilerek selam vermiş ve koltuğa geçmişti. "İyidir," dedi Minho ve ekledi. "Senden naber asıl?"

teeth, 2min ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin