200 yorumm
***
"Ne oldu lan sana?"
Changbin'den gelen soru ile masa başında son şeyleri toparlayan Seungmin "Yok bir şey," demiş, dosyayı kapatıp sandalyesinde arkasını dönerek rafa bırakmıştı. "Öyle bir şeyler düşünüyordum."
Changbin'in sorusu ile eş zamanlı olarak Hyunjin ve Felix de ona bakmıştı ama Seungmin'in reddetmesi ile beraber Changbin inanmamış gibi baksa da "Öyle olsun bakalım," demişti. İllaki dökülürdü sonuçta.
Başkomiserin odadan çıkmasıyla hepsi ayağa kalkarken Chan onlara baktı. "Saat bir olmuş, yarın devam ederiz. Dağılın siz de, gidin dinlenin."
"Tamamdır başkomiserim."
Ekip onayladı reddetmeden, Chan dışarı çıktığından arkasından Hyunjin "Oh be," deyip anahtarını aldığı gibi ilk çıkan olmuştu. Changbin ve Felix de çıkmış, Seungmin de bilgisayarı kapatmıştı.
Dışarı çıkıp derin bir nefes aldı, saçlarını dağıtarak merdivenleri indi. Minho bu zamana kadar ona hep böyle şeyleri söylediği için ona kendinden çok güveniyordu, asıl sorun zaten Minjun değildi, evet o da vardı ama asıl sorun Minho'nun bu sefer yalan söyleyip son ana kadar da o yalanı devam ettirmesiydi.
Merdivenler bittiği gibi arabasına ilerleyecekti ki bahçede bekleyen bedeni gördüğü gibi kaşları çatıldı, "Minho?" deyip kollarını göğsünde birleştirmiş, ona bakan sevgilisine ilerledi.
"Ne yapıyorsun sen bu saatte burada?"
"Seni bekliyorum," dedi Minho da oldukça ciddi bir tavırla. "Tanımıyor muyum seni, evine gidip konuşmadan kaçacaksın, kaçmana izin vermeyeceğim."
Seungmin iç çekti. "Minho saat gece bir, bu saatte buraya gelerek ne amaçladın, delirdin mi?"
"Pek kafadan sağlam biri olmadığımı başından beri biliyorsun zaten," deyip kolunu tuttu Minho. "Saat ya da duygu durumun fark etmez, gerekirse kır Seungmin ama benim kendimi açıklamam lazım."
O, öyle düşünse de Seungmin pek öyle düşünmüyordu. Sürekli gülüp eğlenen biri olsa da kızınca ve kırılınca gerçekten karşı tarafı çok kötü kırıyordu bu yüzden de o anlarda konuşmaktan hep kaçardı.
Sakin bir sesle "Arabana bin ve eve git Minho," demişti. Minho "Binmiyorum," dedi ve geçip Seungmin'in arabasına oturdu. Dik dik Seungmin'e bakarken Seungmin de ona birkaç saniye sessizce bakmış, ardından hiçbir şey demeden ilerleyip şoför koltuğuna yerleşmişti.
Arabayı çalıştırıp emniyetten çıktığında ona çevirdi Minho başını. "Minjun ile o günden sonra hiç görüşmedim," dedi. "Sevgilim var diyerek görüşmek istediğimi reddettim zaten. Bizim onunla geçmişteki ilişkimiz kıskançlık yüzünden bitti, olur olmadık her şeyi kıskanıyordu."
"İnan bana, geçmişteki ilişkini dinlemek hobilerim arasında yok." dedi Seungmin anlık ona bakıp. Direksiyonu kırıp daha da hızlandığında Minho iç çekti.
"Minjun takıntılı birinin teki gibiydi Seungmin," dedi. "Üniversitede bile onunla ayrıldıktan sonra bağımı koparmam zor oldu, tamamen kurtulduktan sonra da hiç aramadım zaten." Duraksadı. "Biraz yavaşla, hızlı sürüyorsun."
Seungmin yolu kontrol edip şerit değiştirdi ve "Bir şey olmaz," diye konuştu, yol boştu zaten. Minho iç çekti. "Bizi saçma sapan bir diyaloğa düşürme Seungmin, şu arabayı düzgün sür."
Seungmin arabayı sitenin önüne çekti, zaten emniyet ile aralarında pek bir mesafe yoktu. Bahçeye girip oradaki otoparka girdiğinde inanamazca baktı Minho.