200 yorumm
***
"Omuruna dikkat edin."
Minho ilk kurşunu çoktan çıkarmıştı fakat ikinci kurşun riskli bir yerdeydi, asistanlar ona bakarken derin bir nefes verdi ve sakinleştirdi kendini. Dakikalardır, o riskli yerdeki kurşun için uğraşıyorlardı.
Sonunda o alanı sağladıklarında cerrahi cımbızla kurşunu tuttu Minho ve saplandığı yerden çıkardı. Derin bir nefes verdi sinirlere zarar vermediği için, kurşunu bıraktı.
Zor olanı atlatmanın verdiği rahatlıkla Seungmin'in değerlerini kontrol etmiş ve yaraları kapatıp sağ salim bir şekilde ameliyatı bitirmişti. Gerisini asistanlara bırakıp ameliyathaneden çıktı.
Önlüğünü söküp sırayla üstündeki şeyleri çıkarmış, ellerini yıkayıp kartını okutarak çıkmıştı. "Minho!" dedi ona gören Jisung endişeyle, Minho derin bir nefes verdi.
"Ben iyiyim." Polislere baktı. "Seungmin de iyi. İki kurşunu da çıkarttık, kritik bir durum yok. Sabaha uyanır."
Polisler derin bir nefes verirken kendini sandalyeye attı Minho, birkaç saat önce ölmemek için yalvarırken şimdi işinin başında bir başkasının hayatını kurtarmıştı.
Pansumanları yapılan doktor dinlenirken olayı toparlamak için polisler emniyete geçmiş, Jisung da metamfetaminin etkisi ile bayılan Jeongin'in yanında kalmıştı.
Öğlene doğru yeni yeni açtı gözlerini Seungmin, güneş ışığından direkt yüzü buruşurken 'ölmemişim he' diye içinden bir geçirmiş ve odanın içinde gelen takır tukur seslerle kafasını oynatmıştı.
Beyaz önlüğünün içinde Minho'yu, serumu kontrol eder bir şekilde görürken dudaklarında küçük bir gülüş oldu. Uyandığını belli etmek istercesine konuştu. "Bu ne güzel bir sabah böyle?"
"Seungmin."
Doktor direkt ona baktı, dudaklarında bir gülüş oluşurken güldü. "İyi misin, ağrın var mı?"
"Bomba gibiyim," dedi polis memuru, sırtında hafiften bir ağrı hissediyordu ama çok değildi. Eski formunu kazandırması Minho'yu mutlu ederken "Dalga geçme," demişti. İç çekti. "Ne kadar endişelendim haberin var mı?"
Seungmin gülümsedi. "Ağladın mı?"
"Hayır tabii ki."
"Ağladın, ağladın." Göz kırptı. "Aşıksın bana, değil mi?"
"Beni çıldırıtıyorsun..."
Cidden de öyleydi, bu polis onu gerçekten çıldırıtıyordu ki Minho da tahtaları pek sağlam olan biri değildi. Odanın içinde sessizce birbirlerine bakarken gülüşünü düşürdü Seungmin ve iç çekti.
"Sen nasılsın? İyi misin, yaralanmıştın."
Kafa salladı doktor. "İyiyim, konuşmamız gereken sensin Seungmin. Neden önüme atladın? Ya sana bir şey olsaydı, asla bunun yükü ile yaşayamazdım. Hadi beni geç, kendini hiç mi düşünmüyorsun?"
"Evet."
"Ne?"
Seungmin reddetmedi. "O an tek düşündüğüm sendin, kendim bir öncelik olmadı. Ayrıca ne olursa olsun Minho, ben bir polisim, oradaki herkesin ilk önceliği sendin, bir polise neden önüme atladın diyemezsin."
Bu konuda haklı olmasıyla Minho dudaklarını birbirine bastırıp iç çekmiş, oflamıştı. "Hem," dedi kaşlarını kaldırıp. "Ben sana bu hastaneye bir daha kendin için gelme demedim mi sana?"