Beni kucağında kapıya dayamış sertçe öperken üstümde tişörtüm yoktu. Dudaklarıyla dudaklarımı, göğsüyle sütyenin sardığı göğüslerimi eziyordu. Alt dudağımı ısırıp boynumla çenem arasında bir yere burnunu sürttü. "Gerçek olamayacak kadar güzelsin," dedi ve boynuma yumuşak bir öpücük bıraktı. Kollarımı boynuna sarmıştım, küçük yumuşak öpücüklerinin boynumun etrafında gezmesiyle inleyerek kafamı kapıya yasladım.
Beline sarılı bacaklarımın arasınsa şişmiş aletini pantolonunun üstünden bile hissediyordum. Benimse üstümde şortlu pijamam vardı. Dudakları göğüslerime indi, bir eliyle sımsıkı avuçlayıp yoğururken edepsiz kelimeler döküldü dudaklarından. "Senin gibi tatlı bir kızın avcumdan taşan göğüsleri olması sikimi zonklatıyor Asel."
"H-hocam!" dedim zevk içinde kafamı kapıya daha da yaslarken. Dudakları göğsümün sütyenden taşan kısmında dolandı, ardından göğüs oluğumu boydan boya yaladı. "Cennet kokuyorsun küçük."
Beni yatay bir şekilde kucağına alıp yatağa taşıdı, narince yatırıp üstüme geçti. Becerikli uzun parmakları arkama erişip sütyen kopçamı çözdüğünde bollaşan sütyenime göğüslerim sığmaz oldu. Asrın ise hırlayarak sütyenimi fırlattı ve göğüslerime neredeyse yapıştı.
"Sikeyim seni kızım," dedi hırıltılı bir sesle. "Bu güzel göğüslerini bile sikeyim." Bir eli sol göğsümü yoğururken tıpkı bir bebek gibi sağ göğsümü emmeye, dişleri arasında ezmeye başladı. Eli boğazıma tırmandı, orayı hafifçe sıkarken kafamı geri atmıştım, sırtım yay gibi gerilmişti.
Dudakları göğsümden koptu, boğazımı saran elini çeneme çıkarıp baş parmağını dudaklarıma sürttüğünde "Aç o güzel ağzını ufaklık," dedi kısık sesle. İtaat ettim, dudaklarımı araladığımda ağzıma kayan baş parmağının etrafında dilimle tur attım. "Aferin kızıma," dedi koyu gözlerle gözüme bakarken. Ardından ben hala parmağını emerken diğer eli, şortumun üstünden kızlığıma gitti.
Büyük avucu orayı kapladı, "Islanmışsın, aç bebeğim benim." dedi çekinmeden. İstemsizce kendimi eline sürtüp inledim. Parmağını ağzımdan çıkartıp dudağıma bastırdı. "İnle yavrum, çığlıkların yankılansın altımda." derken şortumu indirmişti bile.
Bir bacağımı omzuna alıp çıplak ayak bileğimden baldırıma, ordan üst bacağımdan kasık içlerime kadar küçük öpücükler bıraktı. Bıraktığı o minik tüy gibi dokunuşlar içimi gıdıkladı. Sonunda kasığıma geldi, burnunun direğini tam kızlığımın orta noktasına bastırdı.
Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı ve bacağımı omzundan indirmeden parmaklarını oraya yerleştirdi. Pembe külotumun üstünden, külotuma geçen ıslaklığı yaydı.
"Sırılsıklamsın, sikeyim o ıslak deliğini." dedi inlemeyle karışık. Becerikli parmakları tepemi bulup oraya baskı yaptı, neredeyse külotumu çıkarması için yalvaracaktım.
Sonunda kalçamı kaldırtarak külotumu çıkarttı. Omzundaki bacağıma son bir öpücük bırakıp onu yatağa koydu, dizimden kırdırıp eliyle yana doğru açtığında göğüslerim de kızlığım da karşısındaydı.
"Şu anı hayal ederek kaç kez geldim biliyor musun," dedi sanat eseri izlercesine ama aceleci ve sabırsızdı. Uzun parmakları kızlığımı bulduğunda inledim. O da benle beraber inledi.
Orta ve işaret parmağıyla beni okşarken dairesel hareketler çizmesi o kadar zevk veriyordu ki, kesik kesik inlemekten kendimi alıkoyamadım. "Benim uslu, aç, doyumsuz kızım." dedi parmakları girişimin etrafında dolanırken. "O kadar sıcak ve ıslaksın ki, bu dar deliğin sikimi nasıl kavrar diye düşünmekten mahvolacağım."
"Hocam, böyle söylemeyin!" dedim inleyerek.
Bu sefer iki bacağımı birden sağ ve sol omzuna aldı, üst bacağım omuzlarına dayanırken ayak parmak uçlarım sırtının hizasına gelecek şekilde beni belimden tutup eğilerek suratına doğru çekti. Nefesini kızlığımda hissediyordum.
İki baş parmağıyla kızlığımın dudaklarını ayırdı, elim yapacağı hamleyle saçlarını buldu. Dili yarığı boydan boya yaladı, elimle saçlarını çekiştirdim zevkten inlerken. Öyle yalıyordu ki, sanki şekermişçesine ağzında eriyordum.
Parmaklarını iyice iki yana açıp tepeciğimi ortaya çıkardığında attığı dil darbesiyle sırtım kıvrıldı. Orayı dudaklarıyla ezip emmeye başladığındaysa kendimden geçmişçesine kıvranıyordum. Kızlığımı emdi, emdi, emdi... Boydan boya yaladı, dilinin değmediği tek nokta bırakmadı.
"Asrın, ah, A-Asrın! Ho-hocam!"
Sonunda yeni tıraşlandığı belli olan çenesinde parlayan sularımla kafasını bacak aramdan kaldırıp bana olabilecek en serseri bakışı attı. Bacaklarım tekrar yatağın üzerindeydi. Dudaklarını yaladı ve "Tadın ufaklık, şeker gibisin. Küçük ve pespembe." dedi parmağını dudağına sürtüp emerken.
Onu omzundan çekip dudaklarımı dudaklarına kapadım, parmakları rahat durmadı, kızlığıma değen parmaklarının hedefi bu sefer ıslak girişimdi.
Dudaklarını dudaklarımdan çekse de kafasını alnıma yasladı, göz temasını kesmeden orta parmağını girişime dayadığında gözlerimi yumup inledim. "Sakın o zümrüt gözlerini benden saklama meleğim," dedi ve duraksamadan uzun parmağını deliğimden içime itti.
Hissettiğim doluluk hissiyle çığlık atarken o da "Siktir nasıl kavrıyor beni, nasıl sıcaksın, nasıl ıslak!" dedi inleyerek. Parmağını yavaşça içimde ileri geri hareket ettirdi, git gel yaptıkça inliyordum. İkinci parmağını yanına eklemeye çalıştığında acı içinde kıvrandım. Gözlerim dolmuştu. Boştaki elini yanağıma yaslayıp dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.
"Şimdi canın biraz acıyacak, ama sikeyim kızım, çok darsın!" Gözlerini gözlerimden ayırmadan ikinci parmağını yavaş yavaş içime itti. Önce acıyla gözlerimi yumsam da birkaç saniye sonunda aldığım zevkle inleyerek gözlerimi açtım.
"Aferin bebeğime, sıkıca kavrıyorsun parmaklarımı," dedi içimde git gel yapmaya devam ederken. İstemsizce ismini inleyip durdum. İnlemelerim çığlıklarımla karışmıştı.
"A-Asrı, Asrın! Ah, evet, evet!"
"Bana ne yaptığımı söyle bebeğim," dedi dudaklarıma tekrar minik bir öpücük bırakıp.
"Beni beceriyorsun," dedim inleyerek, parmakları hızlandıkça sırtım kavislendi.
"O küçük deliğini parmaklarımla beceriyorum, yavrum, o daracık amını sikiyorum."
Utanmak istesem de yersizdi, şu an resmen profesörümün altında çırılçıplak bir vaziyette muhtaç bir kedi yavrusu gibi inliyordum.
"Altımda ne güzel görünüyorsun, tanrıçam." dedi burnumun ucunu öpüp. İçimdeki parmaklarını hafifçe büktü, o an öyle kuvvetli bir akım ve sıkışma hissi hissettim ki, bir çığlık daha attım adını söyleyerek.
"Asrın!"
"İşte böyle yavrum, işte böyle meleğim."
Gözlerimi sımsıkı yumdum, bedenim titreyerek boşaldığımda ve peşinden parmakları içimden çıkardığında neredeyse zevkten ağlayacak konumdaydım.
Ben kim miyim?
19 yaşında, üniversitesindeki profesörüyle sevişen aptal bir kız.
Tanışalım, Asel Zeyna ben.
Siz siz olun, benim gibi arzularınıza yenik düşmeyin.
Buraya nasıl mı geldim? Gelin anlatayım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇA (+18)
Romance"Parmaklarımı ıslaklığında hissetmek hoşuna gidiyor, değil mi küçük melek?" "Profesör, böyle konuşmayın!"