Cuma sabahı Asrın beni eve bırakıp kampüse geçmişti, benim boş günüm de olsa o son derece doluydu. Bu yüzden bunu fırsat bilip aklımdaki planı uygulamaya karar verdim.
Eğer hormonlarım uyarsa, spiral taktıracaktım.
Bu sayede Asrın'la istediğimiz gibi sevişebilecektik. Beraber olduğumuz geçen gece, içimden çıkarken gözlerinden bunu yapmak istemediğini okuyabiliyordum. İçime gelmek istiyordu. Ben de istiyordum. Elbette bunu korunmadan yapamazdık, haklıydı ama korunmadan kastımız illa o saçma plastik olmak zorunda değildi.
Cuma günü verdiğim hormon testlerinin ertesi gün çıkacağını öğrenmenin sevinciyle evi temizledim, yemek yaptım, hatta biraz alış veriş yaptım. Gün sonunda Asrın'dan ve hastaneden mesaj bekler vaziyette koltukta oturuyordum. Canım çıkmıştı.
Sonunda ilk mesaj gelen yer hastane oldu. Tahlillerim çıkmıştı, İngiltere'nin sağlık uygulamasına girip sonuçlara baktım ve önceleri de gittiğim jinekoloğa attım sonucu.
Cevap gecikmedi:
+44..: Well done, it seems like your body is okay with using IUCD.
(Tebrikler! Öyle görünüyor ki vücudun spiral kullanmaya uygun.)Bu mesajın üstüne evde sevinç gösterileri yaparken Asrın'dan gelen mesajla çığlık attım. Bugün her şey yolunda gidiyordu!
Profesör: Hafta sonu boşuz diye sözleşmiştik sanki güzellik.
Profesör: İzninle yarın sabah seni çalacağım.
Asel: Maalesef, boşum ama sen beni çalamadan ben seni bir yere götürmeyi planladım bile.
Profesör: Tanrıçam ne diyorsa o :) Yarın 10'da hazır ol.
Şimdi huzurla uyuyabilirdim.
-
Asrın beni almaya gelmiş, tam da söylediği gibi saat 10'da kapımdaydı. Dakikliğine gülerek üstümdeki pijamalarla kapıyı açtım. O dakik olabilirdi elbet ama ben uykudan yeni uyanmıştım.
"Oo, prensesimiz güzellik uykusundan uyanmış?" dedi gülümseyerek, sorar bir tavırda.
Kafamla onaylayıp onu içeri davet ettim. "Öyle oldu biraz."
Evime ilk defa geliyordu, beğenip beğenmeyeceğini merak ediyordum. O da meraklı bakışlarla evi incelerken merakla sordum. "Beğendin mi?"
"Yavrum beğendim de eşyalar biraz küçük mü sanki?" dedi muzipçe.
"Yoo, normal boyutunda..." dedim saf saf. Beni salona çekip oturttu. "Bilemedim, şurada güzelce sevişip test etmek lazım."
"Asrın!" dedim elimle göğsüne vurup. "Kalk hadi, önce iş sonra aş."
"Kızım siyasi parti adayı mısın sen?" derken peşimden benimle odama doğru yürüdü. Arkamdan kalçama şaplak attığındaysa inledim.
"Çok hainsin," dedim odaya girince odanın ortasında ona dönüp. "O güzel kıçını kıvırta kıvırta yürüme sen de o zaman."
"Aa, sapık." derken dolabın önünde durmuş giyecek bir şeyler arıyordum.
Asrın da dolabın kapağını açıp iç çamaşırlarımı süzmeye başladı.
"Çiçekli, çilekli, kedili, tavşanlı..." diye külotlarımdaki desenleri seslice söylerken kan yanağıma çıkmıştı.
Sonra, ben üstüme bir bluzla altıma etek seçince Asrın'ın sesinin kesildiğini fark ettim. Dönüp bakınca elinde gördüğüm şey, annemin seneler önce zorla aldırdığı jartiyer takımıydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇA (+18)
عاطفية"Parmaklarımı ıslaklığında hissetmek hoşuna gidiyor, değil mi küçük melek?" "Profesör, böyle konuşmayın!"