Türkiye'den:
İstanbul'a, kuzenimin yanına geleli 22 saat olmuştu. Bu süreçte hiçbir şey planlamadan sadece kuzenimle sessizliği paylaşmıştık. O aynı olmasa da benimle benzer kaderi paylaşan kız çocuklarından yalnız biriydi, benden 4 yaş büyük olsa da babasız büyümenin acısı omuzlarındaydı.
Sonunda konuşan ben oldum. "Nasıl gidiyor Lina?"
Gülümseyerek içtiği çorbasının kaşığını kenara bıraktı. "İyi diyelim, Asel. Senden ne haber? İngiltere nasıldı?"
Gülümsedim ben de burukça. "Ben de aynı şekilde, İngiltere güzel... Eğitimimden çok memnunum."
"Ya, sevindim senin adına..." dedi dalgın bir şekilde. "Hangi rüzgar attı buraya?"
Derin bir iç çektim. "Uzun hikaye, dinlemek istediğine emin misin?"
Masadan elime uzanıp parmağıyla elimi okşadı. "Her zaman."
"Bir adam var, ismi Asrın."
...
"İşte böyle Lina. Onu gerçekten özlüyorum ve yaptığımı yeni yeni fark ediyorum. Sadece o aptal İngiliz kızın söyledikleri beni anlık bir şoka soktu, sanki anneme ihanet ediyormuş gibi hissettim. Beni anlıyor musun?"
Lina sabırla dinlemişti tüm hikayemizi. Birkaç saniye düşünüp konuştu. "Asel, bu adam sana belli ki aşık." Söylediğine gülümsemeden edemedim. "Sana ve ilişkinize çok değer veriyor ki senden böyle bir şey duyunca çok üzülmüş. Öte yandan seni anlıyorum, oraya annen için gitmişken bu adamın kalbini çalması seni yolundan çıkmışsın gibi hissettirdi, değil mi?" Kafa sallayarak onu onayladım.
"Bu yolundan çıkmak değil Asel. İnsansın, liseyi böyle geçirmiş olsan da artık kendini keşfeden oldukça güzel bir kızsın. Elbette duygusal ilişkilerin olacak, bence Hazan Teyzem de böyle olsun isterdi. O sana eğitimini en güzel şekilde tamamlaman için vasiyet bırakırken hayatını yaşamayı unut demedi ki... Aşık olmak, sevmek, belki pişman olmak... Hepsi hayatın bir parçası değil mi?"
"Haklısın," dedim kısık sesle. Yaptıklarımın pişmanlığı beni utandırmıştı. "Sadece o an... Ona kapılmış olmamın verdiği kızgınlık ve öfke ile, sanki hedefimden şaşmamın sebebi oymuş gibi hissettim ve böyle şuursuzca konuştum işte! Tanrım..."
"Bak, sen de farkındasın." dedi Lina. "Ona kapılmış olman suç değil, suç olsa bile onun üstlenmesi gereken bir durum değil. Sevmek suç mu güzelim ya?"
"Sevmek suçsa suçluyum..." diye şarkı mırıldandığımda ikimiz de gülmüştük. Ardından içten bir şekilde gülümsedim Lina'ya. "Çok teşekkür ederim," Kalkıp yanında durdum ve oturan bedenine sarıldım. "İnsanın psikolog kuzeni olması ayrı güzel."
"Eşek sıpası seni," dedi o da sarılırken. "Ücret yazarım bir dahakine haberin olsun!"
"Senin canın sağ olsun ya, kaç yüz bin lira istersin?" dedim gaza gelerek.
"Şaka maka... Mutlu ol yeter Asel. Çok geçmeden de o adamın gönlünü al."
Tedirginlikle baktım suratına. "Ya affetmezse?"
"Dürüst olayım mı?" dedi acımasız bir ifadenin geleceğini belirtircesine. "Evet."
"Gururu varsa affetmez Asel."
"Ya?.." Sesim düşünceliydi.
"Ama aşkta da gurur olur mu, olmaz mı... Onu sizin ilişkinizin dinamiği belirler. Anlattıklarından yola çıkarak bu adam seni anlarsa, ona derdini anlatırsan bir saniye kaybetmez tekrar beraber olursunuz. Ama bakarsın gurur yapar, suratına bile bakmaz... O biraz size bağlı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇA (+18)
Romance"Parmaklarımı ıslaklığında hissetmek hoşuna gidiyor, değil mi küçük melek?" "Profesör, böyle konuşmayın!"