Yolculuk yine şarkı söyleyerek geçmişti. Eve geldiğimizdeyse, Asrın'ın hala en ufak bir sarhoşluk belirtisi göstermemesi beni şaşırtıyordu. Nereden bakılsa bir 50'lik devirmiş, üstüne bir kadeh daha içmişti. Bu adamın bünyesi çok güçlü olmalıydı.
Yine onun evinin önünde durduğumuzda aracı garaja çekip asansöre binmem için beni belimden yöneltti. 43. kata uzanan yaklaşık bir dakikalık asansör yolculuğumuzda sormadan edemedim.
"Asrın sarhoş değil misin?"
O ise buna güldü. "Değilim yavrum."
"Ama nasıl?" derken beni elimden tutmuş, asansörden indirip salonun ortasına çekmişti bile. Usulca onu takip ettim. Koltuğa oturduğunda beni de yan bir şekilde kucağına oturttu ve tıpkı bir bebekmişçesine sarmaladı.
"Bünyem alışkın," dedi kısa keserek. Ben de daha fazla sorgulamadım. "Hafif çakırkeyifim sadece, o kadar."
"Hıhım," derken büyülenmiş gibi kafam göğsüne yaslı kalp atışlarını dinliyordum. Az sonra söyleyeceği şeyden olsa gerek kalbi hızlanmıştı. "Ve şu an seni çok fena becermek istiyorum ufaklık."
Söylediği beni utandırsa da kıkırdamadan edemedim. "Nerden çıktı ki?"
"Küçük kıçın kucağımda oynaşıp duruyor," dedi belimi kavrarken. "Hmm?" dedim düşünürcesine ama yaptığım kalçamı erkekliğine bastırmaktı. Boğuk bir inilti çıktı dudaklarından. "Sikeyim."
Kollarımı boynuna dolayıp ona sarıldım. "Başka ne yapmak istiyormuşsun?" diye fısıldayarak konuştuğumda altımdaki erkekliği sanki mümkünmüşçesine daha da sertleşti.
"Tam olarak şurada o dar kuytunun içine girmek istiyorum, bebeğim." dedi o da fısıldayarak. "Ellerim vücudunda dolaşsın istiyorum."
Söylediğine cevap olarak boynunu öptüm. Bu hareketimle tahrik olurken beni kucağına aldı, erkekliğinin baskısını hissederken kucağındaki bedenimi yatak odasına taşıyıp beni oyuncak bebekmişçesine yatağa bıraktı.
"Senle ne hayallerim var," dedi yatağın ortasında sere serpe duran bedenime bakarak. Üstümdeki etek sıyrılmış, neredeyse külotumu belli eder vaziyetteydi ve külotum son derece nemliydi.
"Göster o zaman," dedim sızlanarak. Eli pantolonunun kemerine giderken, "Yavaş yavaş, sabırsız bebeğim benim." dedi ve pantolonunu bacaklarından indirip baksırla kaldı. Bu görüntü dudaklarımı ısırmama sebep olmuştu.
Yatağın ucunda dikilen bedeni bedenime yaklaştıkça kalbim daha hızlı çarpıyordu. Sonunda bir bacağını dizinden yatağa koyup bir elini de kafamın yanına yerleştirerek dudaklarıma kapandığında istediğimiz olmuştu. Tutku dolu anların kilidini açmıştık.
Dudakları dudaklarımı talan ederken bir eli usulca badimin içine sızıp göğsümü büyük avucuna doldurdu. Gerçekten de göğsüm avucuna sığmıyordu, bunu o da fark edince dudaklarımın üstündeki dudaklarında bir gülümseme peydahlandı.
Badimi sıyırıp kafamdan çıkarırken ayrılan dudaklarımızı, boynumu emerek telafi etti. Dişlediği yerleri daha sonra emip öpüyor, dişlerinin bıraktığı acıyı silercesine özenli bir şekilde ilgileniyordu tenimle.
Sütyenimin üstünden taşan göğüslerime dudaklarını sürtüp hafifçe diş geçirdi, "Fındık kadar olmuşlar yine," derken bir eli kopçama uzanmıştı. Onu açar açmaz sütyenimi de bir köşeye fırlattı.
"Off, Asel." dedi sızlanarak. "Seni gördükçe sikim zonkluyor."
"Asrın!" dedim edepsiz konuşmasına karşın ama hoşuma gittiğini kim inkar edebilirdi ki? "Asrın köle olsun sana," diyerek dudaklarını pembe göğüs ucuma kapattı ve diğer göğsümü de avucunun içine aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇA (+18)
Romance"Parmaklarımı ıslaklığında hissetmek hoşuna gidiyor, değil mi küçük melek?" "Profesör, böyle konuşmayın!"