Fate and Price[]HyunMin, BangInho, Skz, BxB

[{(24)}]

Minho, yakasını esir alan ellerden kurtuldu ve sarsak adımlarla yavaşça kapıdan çıktı.

~~~

Chan, tüm gün ofisinde Minho'nun mektubunun gelmesini bekledi.

"Başkomiserim iyi misiniz?"

Chan düşüncelerinden Hueningkai'nin sesiyle kurtuldu.

"Efendim?"

"İyi misiniz?"

Chan gözlerini kırpıştırdı.

"İyiyim, iyiyim sadece uykusuzum."

O sırada Chan'ın kapısı tıklatıldı.

"Gir."

Seungmin elinde bir zarf ve korkmuş bakışlarıyla Chan'a baktı.

"Başkomiserim konuşmamız gerek."

Chan gülümsedi.

"Bize izin verebilir misin Hueningkai?"

"Tabii."

Hueningkai dosyalarını toplayıp odadan çıktığında Seungmin zarfı uzattı.

Chan ayağa kalkıp zarfı yavaşça alırken Seungmin konuştu.

"Lee Minho'dan. "

Chan kıkırdayıp zarfın dışını inceledi.

"Biliyorum."

Seungmin kaşlarını çattı.

"Derken?"

Chan masaya kalçasını yaslayıp mektubu açtı ve sessizce okurken telefonunu alıp kağıdın altında yazan numarayı tuşladı ve kulağına götürdü.

"Mektubunuza ulaştık, Lee Minho. Doğruluk payı vardır diye umuyorum."

"Kurtarın artık bizi."

"Siz, Lee Minho ve ortağınız Hwang Hyunjin'i en kısa zamanda karakolumuza bekliyoruz. Çok ilginç konuşmalar yapabileceğimizi düşünüyorum Minho Bey."

"En kısa zamanda, başkomiserim."

Telefon kapandığında Seungmin, Chan'a doğru adımladı.

"Ne sikim oluyor?"

"Kurtarıyoruz onları."

Seungmin'in göz bebekleri titredi.

"Nasıl yani? Sen çok karşıydın..."

Chan, yarım oturduğu masadan kalkıp Seungmin'e doğru ilerledi.

"Her şey yoluna girecek Seungmin."

"Anlatacak mısın?"

"Anlayacaksın."

~~~

Taehyun ve Beomgyu, içeri giren Hwang Hyunjin ve Lee Minho ikilisini görünce aniden birbirlerine döndüler.

"Ne işi var bunların burda?"

"Bilmiyorum, Gyu."

Minho, ikiliye doğru yürüyüp en sahte gülümsemesini sundu.

"Merhabalar, Bang Christopher Chan ile görüşecektik."

Taehyun, onları tanımıyormuş gibi yapan ikiliye şaşkın bakışlarla bakıp boyunlarına asmaları için iki adet ziyaretçi kartı verdi ve beklemelerini söyledi.