Jeongin teslim olmuşçasına şakaklarını ovdu ve arabayı çalıştıran Chan'la birlikte yolu izlemeye başladı.
~~~
Jeongin boynuna asılmış ziyaretçi kartını hızlıca çıkarıp masanın üzerine attı ve önündeki suyun kapağını açıp birkaç yudum aldıktan sonra tekrardan masaya bıraktı.
Chan'ın gelmesini beklerken oturduğu toplantı odasının camında Jongho'yla göz göze geldiğinde hızla ayağa kalktı.
Hızlıca kapıyı açıp Jongho'nun yakasına yapıştı.
"Sen yaptın değil mi? Dayanamadın Hueningkai'ye anlattın her şeyi, o da korkak gibi geldi bizi açık etti değil mi?"
Jongho, araya girmeye çalışan polislerin de yardımıyla Jeongin'in ellerinden kurtardı kendini.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Senin şu Hueningkai aşkının bir gün bizim sonumuz olacağını biliyordum. Ulan onun yüzünden düştün bu duruma hala onun ismini sayıklayıp duruyorsun amına koyayım!"
Polisler Jeongin'i zar zor geride tutarken Chan ve Hueningkai ofisten çıkıp hızlıca araya girdi.
"Jongho ne oluyor? Saçmalıyorsun iyice, karakolda kavga etmek ne demek ya?"
"Bak geldi aşkın, ne olduysa başımıza Hueningkai aşkından geldi. Yeosang zamanında senin için kendini öldürttü bana mısın demedin! Şimdi aşkın uğruna hepimizi sattın, adam mısın sen?"
"Hiçbir bok anlatmadım kimseye! Sikimsonik ithamlarda bulunmayı bırakacak mısın burada alayım mı canını?"
"Yeter lan!"
Araya giren Chan'ın sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki Jeongin afalladı.
"Jongho ne saçmalıyor bu? Sen tanıyor musun Jeongin'i? O Lee Minho'nun çetesinden sen farkında mısın? Ne biçim insanlarla arkadaşlık kuruyorsun amına koyayım!"
Jeongin çok büyük bir pot kırdığını fark ettiğinde Chan parmaklarıyla şakaklarını ovdu ve homurdandı.
"Gerizekalısın Jeongin..."
"Jongho bana neler olduğunu açıklayacak mısın?"
Chan, Hueningkai'yi geriye çekip sakinleştirici bir ses tonuyla konuştu.
"Konuşacak çok zamanımız olacak, Hueningkai. Şimdilik sakin olmak en mantıklısı."
"Başkomiserim, herhangi biri olarak değil bir polis memuru olarak soruyorum size; neler oluyor?"
Chan'ın bakışları Jongho ile Jeongin arasında gezindiğinde Hueningkai'nin gözleri doldu.
"Hayır ya, olamaz..."
"Huening-"
"Jongho gerçekten Lee Minho'nun adamlarından birine mi aşık oldun? Gerçekten mi?"
"Saçmalama, Kai! Nasıl böyle bir şey düşüne-"
"Güya 'kardeşim' dediğin adama saygın yoksa onun mesleğine olsun ya, Jongho. "
"Hueningkai, olay hiç de anladığın gibi değil. Sakin ol ve sana güzelce anlatmama izin ver olur mu? Hatta beraber geçelim toplantı salonuna, hadi."
Chan'ın sakinleştirici tavırları işe yaramış gibi görünüyordu ki Hueningkai tek kelime etmeden toplantı salonuna doğru ilerledi.
~~~
Chan'ın anlattığı onca şey üzerine Hyungsik'in, Jongho'yu ilk defa esir aldığı videoyu izleyen Hueningkai hiçbir şey söylemeden laptopı yavaşça kapattı ve titreyen bacaklarıyla birlikte ayağa kalktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fate and Price[]HyunMin, BangInho, Skz, BxB
FanfictionANGST DEĞİL!!! Başkomiser Bang Chan ve Yardımcısı Seungmin, Ünlü Mafya Babası Lee Hyung Sik'in Oğlu Lee Min Ho ve Suç Ortağı Hwang Hyun Jin'in peşine düştü. Ama bu suçların altında çok başka gerçekler yatıyor... Bang Christopher Chan + Lee Min Ho Hw...