Bölüm 12
Sağ tarafıma döneceğim sırada tanıdığım koku beni yoğun bir şekilde sardı. Başımı yumuşak yastığa koymayı beklerken sevdiğim adamın göğsüne yasladım. Huzurla mırıldanıp daha çok sokuldum ona ve o güzel kokuyu içime çektim. Rüya mı görüyordun acaba? Böyle güzel rüya olmazdı ki. Yarı uyanıkken adını mırıldandım.
"Yankı..." Saçlarımda gezinen ellerini daha yeni hissediyordum. Rüya değildi ve ilk defa bir gerçek beni bu kadar mutlu ediyordu.
"Günaydın sevgilim. Uyandığında yanında olacağımı söylemiştim." Sesi çok mutlu geliyordu. Mutlu olduğu için mutlu oldum.
Gülümseyip daha çok sokuldum ona. Hâlâ saçlarımı okşaması benim için mükemmeldi. Böyle uyanmak çok güzeldi. "Nasıl başardın tam uyanacağım saatte gelmeyi?" Sesim hâlâ uykudan izler taşısa da mutluluğum anlaşılacak kadar barizdi.
Yankı kendi kendine güldü. "Evden çıktım ama yarım saat sonra geri döndüm. Aklım sende kaldı, 1 saattir senin yanındayım. Sen uyanınca çıkarım diye düşündüm."
Yavaşça göğsünden kalktım. Loş ışıkta parlayan boynuna uzun bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim. İstersen şimdi gidebilirsin." Bu davranışı beni gerçekten çok mutlu etmişti. Bu yüzden şimdi ona sarılma isteğime karşı koyup onun istediği gibi vakit geçirmesini istiyordum. Dışarıya çıktığında bazen benim güvenliğimle ilgili işlere bakıyordu. Bazen de arkadaşlarıyla vakit geçiriyordu.
Yankı'nın gözleri parıldadı. "Biraz daha öpsene."
Yalandan homurdandım. "Git!"
Yankı kahkaha attı ve çenemi tutup dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Geri çekilmeden elimi ensesine koydum ve nefessiz kalana kadar öpüştük. Yankı alnını alnıma yasladığında gözlerimi kapattım.
"Zor oluyor ama gitmek zorundayım. Seni seviyorum."
Aşkımı gözlerimle anlattım. Yankı beni son kez öpüp odadan çıktı. Ben de onun ardından yataktan kalktım. Dağılmış yatağı topladım ve odadan çıkıp mutfağa girdim. Saat öğleni geçmişti ve biraz acıkmıştım. Buz dolabında bulduğum bir kaç şeyle karnımı doyurup kendime koca bir dilim tiramisu aldım. Yankı bunu asla eksik etmiyordu evden. Yüzümde bir gülümseme oluştu o aklıma düşünce. Canım sevgilim benim...
Keyifle televizyonun karşısına geçtim. Küçükken izlediğim çizgi filmlerden birisini bulunca iyice keyiflendim ve koltuğa daha çok yayıldım.
Yaklaşık yarım saat geçtiğinde tatlımı bitirmiş, merakla çizgi filmi izliyordum. Telefonumun sesi evde yankılanınca yerinde sıçradım. Yankı bana bir kaç gün önce telefon getirmişti. Bazen dışarı çıkması gerekiyordu, bu telefon sayesinde iletişim sağlayabiliyorduk. Telefona pek ihtiyacım olmasa da ihtiyacım olduğunda onu arayabilecek olmam beni daha güvende hissettiriyordu.
Yine o arıyordu. Gülümsemem hiç bozulmazken telefonu açtım.
"Nasılsın güzelim?"
"İyiyim." dedim heyecanla. "Ne zaman geleceksin?"
"Beni mi özledin?" dedi keyifle. Ben neşeli konuşunca o da mutlu olmuştu. Peki onun sesini duyunca bile kalbimin delicesine atması normal miydi?
"Özledim tabii." dedim mutlulukla. "Daha zaman var mı gelmene?"
"Sana ne olmuş böyle?" dedi keyifle. "Tüm utangaçlığın gitmiş sanki."
Dudağımı ısırıp bakışlarımı yere indirdim. "Utandırma beni Yankı!"
"Bunu evde konuşalım." dedi. Adama bir anda keyif gelmişti. "Gelirken istediğin bir şey varsa alayım. Tatlı var mı buz dolabında?"
"Var." Kahkaha attım. "1 hafta yesem bitiremeyeceğim kadar var hatta. Sen gel yeter."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVA
Teen FictionDevam ediyor Hayat nasıldır? İşime giderim, arabamı otoparka park edip kenardaki köpeği severim ve devam ederim. Hayat budur. Bugüne kadar bir çok suçluyu hak ettiği yere gönderdim, gözümü bile kırpmadan. Hayat benim için bu çünkü. Önümü kesenler, t...