Dava 22: İstanbul

1 0 0
                                    

Bölüm 22

Boğazımdan çıkan uyku dolu bir mırıldanmayla başımı olduğu yere daha çok gömdüm. Bunun karşılığı ise vücuduma sarılan kolların daha da sıkılmasıydı. Uykuma devam etmek için harika bir yerdi.

Gözlerimi açmaya gücüm yetmezken dudaklarım aralandı. İstemsizce Yankı ile konuşmak istemiştim. "Sevgilim... Günaydın." Sesim hâlâ uykumdan izler taşıyordu.

Sanırım Yankı benden önce uyanmıştı. Saçlarımda gezinen ellerini ve öpen dudaklarını hissettim. "Günaydın aşkım. Nasılsınız?"

Elini karnıma koyup okşayınca gözlerimi açtım ve elimi elinin üstüne koydum. "İyiyiz, çok mutluyuz."

Yankı beni yatağa yatırıp üstüme uzandı. Dudakları boynumda gezinirken gözlerimin kapanmasına engel olamadım. "Gece ne oldu sana öyle? Şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım ama hoşuma gittiğini de inkar edemem."

Sanırım aileme karşı gelip onu yanımda istemem ve o kadar ileri gitmem onu mutlu etmişti. Omuz silktim. "Kaç yaşına geldim ve evliyim. Kocamın yanımda olması ve diğer istediklerim en doğal hakkım. Babamın da bana bir şey diyeceğini düşünmüyorum. Bence saçma bir kıskançlık. Sen de rahat ol."

Yankı alnımı öptü. "Rahat olamıyorum. Birisi sana bir şey söyler ya da bir şey olur da üzülürsün diye aklım çıkıyor. Sen hep mutlu ol." Elini yeniden karnıma koydu. "Çocuğumuz mutlu olsun, sağlıkla doğsun. Tek istediklerim bunlar."

"Çok güzel seviyorsun beni, bizi." dedim hayranlıkla. "İyi ki varsın ve sana çok aşığım."

Yankı dudaklarıma uzandı ve küçük bir öpücük bıraktı. "Asıl siz iyi ki varsınız." Biraz geriye çekilip yüzümü izledi. "Acıkmışsındır, kalkalım."

Yavaşça yataktan kalkıp duşa girdim. Uzun bir banyo keyfinden sonra odama geçip üstümü giyindim. Yankı çoktan aşağıya inmişti. Saçlarımı kurutup topladıktan sonra odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Yankı babamla sohbet ediyordu. Babamın Yankı'nın benim yanımda kaldığını anlamaması imkansızdı. Sanırım beni üzmemek için susuyordu.

Yanına gidip sıkıca sarıldım ona. Saçlarıma konan küçük bir öpük iyice mutlu olmamı sağladı. Ayak üstü kısa bir sohbetten sonra annemin yanına geçtim. Bir kaç dakika içinde kahvaltıyı hazırladık ve hep beraber masaya oturduk.

Emre dün gece Yankı'nın benim yanımda kaldığını fark etmişti. Bu konuda benimle uğraşınca annem onu uyarmıştı ve şimdi Yankı ile konuşuyordu. Aklı sıra benden uzak kalıyordu, bana tavır alıyordu ama ayrı duramazdı benden. Gitmeden barıştırdık. Bana bakmadan önümdeki tabağa uzandığında alayla gülüp tabağı ona verdim. Bana dayanamayacağını o da bildiği için yüzüme bakmıyordu.

Yankı kahvaltısını bitirip arkasına yaslandı. Bana kahvaltı boyunca yememi işaret ettiği peyniri yeniden hatırlattı gözleriyle. Tepki vermeden biraz peynir aldım tabağıma. Benim iyiliğim için uğraştığını biliyordum. Bu yüzden bazen abartıya kaçan davranışlarını ya da şimdiki gibi tavırlarını yadırgamıyordum. Beni ve bebeğimizi bazen benden daha çok düşünüyordu. Fark etmeden kendimi gülümserken buldum. Yankı'nın üstümdeki etkisi o kadar büyüktü ki.

Babam Yankı ile benim durumumu, koruma mevzularını konuşurken annem de bana bir şeyler yedirmenin derdindeydi. Onları dinlemek istiyordum ama Yankı çok sessiz konuşuyordu. Sanırım bilmemem gereken şeyler vardı ve Yankı hiçbir zaman benim yanımda bunları konuşmuyordu.

Masada sessizlik olunca başımı kaldırıp etrafa baktım. Nedense herkes Yankı'ya bakıyordu. "Bizim bugün İstanbul'a geri dönmemiz gerekiyor. Planım bir kaç gün daha burada kalmaktı ama olmadı maalesef. Fırsatını bulunca yeniden geliriz."

DAVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin