Bölüm 17
Yaptığım sebze çorbasından bir kaşık aldım ve tadına baktım. Bence harika olmuştu. Hevesle bir kaseye çorba doldurup yanına ekmek ve su koydum. Yemek yapmaktan nefret ediyordum ve beceremiyordum. Ama konu sevdiğim adam olunca sınırlarımı zorlamam gerekmişti ve sonuç beni üzmemişti. Umarım bu çorba Yankı'nın toparlanmasına yardımcı olurdu.
Mutfaktan çıktığımda burnuma dolan koku midemi alt üst etti. Bu ev ne kadar iğrenç kokuyordu böyle. Sanırım bana böyle geliyordu çünkü bir kaç dakika öncesine kadar hiçbir şey yoktu. Her neyse, moralimi bozamazdım. Gülümsedim ve tepsiye baktım. Heyecanla salona girdiğimde koku daha yoğun geldi burnuma. Nefret ettiğim birşeye benziyordu. Kaşlarımı çatmış düşünürken Yankı'yı camın önünde, gri dumanlar arasında gördüm ve kan beynime sıçradı sanki. Bu adam ne yapıyordu? Daha yeni ameliyat olmuşken, üstelik doktorun kesin uyarısı varken sigara içmek de neydi?
Geldiğimi fark edince sigarayı söndürdü ve camı kapattı. Gülümsedi, kollarını açtı ve ona gitmemi bekledi ama yerimde durdum. Gülen dudakları düz bir hâl aldı.
"Gelsene, niye orada duruyorsun?"
Sessiz kaldım ve elimdeki tepsiyi orta sehpaya bıraktım. Bir şey olduğunu anladı ama konuşmadı. Belki de suçunu anlamıştı ama ben onun kadar sakin olamıyordum. O sadece beni izlerken sakinleşmek için derin derin nefes aldım ama her defasında burnuma dolan sigara kokusu beni o saniyelere götürdü. Çabam sonuçsuz kaldı.
"Sen ne yapıyorsun?" dedim. Sesim sakin çıkıyordu, en azından şimdilik. Cevap vermesini bekleyerek sormamıştım soruyu, Yankı da sessiz kaldı. "Daha sabah doktorun sana alkol ve sigaranın yasak olduğunu söylemedi mi? Bu ne şimdi? Senin kendi sağlığınla ilgili ne derdin var? Unuttuysan hatırlatayım. Vücudundan 7 kurşun çıktı. Bir tanesi biraz daha derine girse ölüyordun. Yarasının dikişleri hâlâ sırtında."
Sinirden dolayı gözümden akan yaşları sildim. Yankı'nın gözlerime pişmanlıkla bakması artık umrumda değildi. "Sen ne düşünüyorsun, ne istiyorsun bilmiyorum ama belli ki aynı şeyleri hayal etmiyoruz. Sen kendini öldürmeye, kendine zarar vermeye meraklı olabilirsin ama benim sensiz geçireceğim bir ömür yok! Benim karnımda bir bebek var, bunun farkında mısın? Onun babasının ileride kanser hastası ya da başka bir şey olmasını istemiyorum. Beraber, bir ömür boyunca sağlıkla yaşayalım istiyorum. Bu konuyu sesinle konuşacaktım ama belli ki zamanı şimdi. Sigarayı tamamen bırakmanı istiyorum."
"Sen istiyorsan bırakırım, dert değil."
Bu umursamazlığa karşı göz devirdim. Kendisini hiçe sayıp beni bu kadar öne koyması hiç iyi değildi. Benim için bile olsa kendisini düşünmesi gerekiyordu. "Ben istediğim için değil, kendi sağlığın için bırakacaksın. Ya da dur, vazgeçtim. Adına ne dersen de, umrumda değil. Beni ilgilendiren şey sevdiğim adamın sağlıklı ve mutlu olması. Anlaştığımızı düşünüyorum."
Ben sinirden köpürürken Yankı'nın dudakları iki yana kıvrıldı. "Sen sinirlenince değişik bir şey oluyorsun. Dikkat etmem lazım."
"Ne oluyormuşum?" Hâlâ eğlenmesi de ayrı bir olaydı tabii. Sinirden başıma ağrılar girmişti.
Yankı omuz silkti. Ona sinirli olmasam ya da şu an tartışmıyor olsak bu hâli gözüme fena hâlde güzel gelebilirdi ama şimdi olmazdı. "Bilmiyorum, daha güzel görünüyorsun sanki. Sakince söyleyebileceğin bir şeyi böyle sinirlenerek anlatman... Sevildiğimi hissettim."
Yeniden göz devirdim. "O kadar söyledim, daha yeni mi hissettin?"
Yankı kahkaha attı. Sanırım konuşmanın ciddiyeti burada kalmıştı ama ben hâlâ sinirliydim. Tepsiyi kucağına koydum, içeriye gidip biraz uyumam gerekiyordu. Tam salondan çıkacakken durdurdu beni. "Nereye? Sen yedirmeyecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVA
Teen FictionDevam ediyor Hayat nasıldır? İşime giderim, arabamı otoparka park edip kenardaki köpeği severim ve devam ederim. Hayat budur. Bugüne kadar bir çok suçluyu hak ettiği yere gönderdim, gözümü bile kırpmadan. Hayat benim için bu çünkü. Önümü kesenler, t...