Bölüm 20
Şaşkınlıkla bir adım geriye gittiğimde Yankı beni belimden tuttu. Annem tam karşımda, gözleri dolu dolu olmuş, gülümseyerek bana bakıyordu. Hayaldi, hayaldi. Ağlamamak için ellerimi yüzüme bastırdım. Yankı beni bir an olsun bırakmıyordu. Sanıyorum ki bırakırsa düşecektim.
"A-Anne?" Sakin kalabilmek için direniyordum. Yoksa hüngür hüngür ağlayacaktım.
Annemin yüzü gülümsemeyle aydınlandı. "Kızım, hoşgeldiniz." Heyecanlandığında hep sesi titrerdi, yine titredi.
Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Kokusu burnuma dolunca anladım hayal görmediğimi. Bir damla yaş sağ gözümden usulca süzüldü. Bu koku hayal olamaz ki, olmasın. Gözlerimi yumdum, boğazımdan bir hıçkırık koptu. Daha sıkı sarıldım anneme.
Annem güçlükle benden ayrıldı ve saçlarımı okşadı. "İçeriye geçin, baban sizi bekliyor sabırsızlıkla."
Ağlamamak için kendimle savaşırken annemin yönlendirmesiyle salona girdim. Babam her zamanki gibi tekli koltukta oturmuş, gazetesini okuyordu. Bacaklarım titredi onu görünce. Sanki yedi yaşındaydım. Biraz önce okuldan gelmiştim. Üstümü değiştirince babamın yanına oturacaktım. O benim saçlarımı okşarken okulda ne yaptığımı anlatacaktım. Annem yemeği hazırlayana kadar ödevlerimi yapacaktık ve yemek yiyecektik. Bir kaç göz yaşı daha süzüldü gözlerimden. Şimdi de neler yaptığımı anlatacağım. Eşimi anlatacağım ona; beni nasıl sevdiğini, koruduğunu söyleyeceğim. Babamı torunuyla tanıştıracağım. Yankı'nın az önce dediği gibi... Yapacak çok şeyimiz var ve ben bunu şimdi görüyorum.
"Meryem'im, çocuklar mı geldi?" Başını kaldırmadığı için beni görmedi.
"Biz geldik baba." dedim ağlamaklı sesimle. Yankı'nın arkamda olduğunu hissettiğim için ona bakmadım. Dizlerimin titremesinden, başımın dönmesinden de korkmadım. Yankı beni korurdu. Ailemle özlem giderdikten sonra ona büyük bir teşekkür borcum vardı.
Babam başını kaldırınca göz göze geldik. Hiçbir zaman kıyamadığı gazetesini koltuğa fırlatıp bana doğru koştu. "Kızım, hoşgeldin. İlk göz ağrım... Burnumda tütüyordun. İyi ki geldiniz. Geç, otur şöyle."
"Baba..." diyebildim sadece. Çünkü yine ağlamaya başlamıştım.
Babam beni koltuğa çekip yeniden sarıldı. "Sen sakinleş, öyle konuşalım kızım. O güzel gözlerin ne hâle gelmiş." Babam sözlerinin ardından beni göğsüne çekti.
Üstümdeki yoğun bakışları hissedince Yankı ile göz göze geldim. İfadesiz bir yüzle beni izliyordu. Muhtemelen ağladığım için böyle bakıyordu. Yalnız olsak ağlama, derdi bana. Sonra göz yaşlarımı silip beni öperdi. Bunu tüm kalbimle hissettim. Göz yaşlarımı silip gülümsedim ona. Bakışlarındaki sert ifadenin kırıldığını gördüm.
"Sen de hoşgeldin damat."
Yankı babamı saygıyla cevapladı. "Hoş bulduk Yakup Bey." Ses tonunun güzelliği gözlerimin bir an kapanmasına sebep oldu. Ailemi bu kadar önemsemesi... Başka birisi olsa belki de yapmazdı. Sevdiğim adam bir kez daha kalbimi sıcacık yaptı.
Babamın kaşları çatıldı. "Baba diyebilirsin oğlum. Siz evlisiniz artık."
Yankı'nın yutkunduğunu gördüm. Baba kelimesi iki dudağının arasından seneler önce çıkmıştı. Bu durumun onun için ne kadar kötü olduğunu tahmin edebiliyordum. Kalbi acıyla sızlayan o küçük çocuğa sarılmak istedim ama şu an karşımdaki kişi acısını kalbine gömmüş kocaman bir adamdı. Yine de sızlar insanın yarası. Yara en çok iyileşirken acır çünkü.
Onu bu zor durumdan kurtarmak için babamın dikkatini kendime çektim. "Yankı söylemedi buraya geleceğimizi. Sizi çok özlemişim."
Babam gülümsedi. "Uzun zaman oldu, sen bizi ziyarete gelemedin. Damadım iyi yapmış." Neşeyle ikimize baktı. "Anlatın bakalım, torunum nasıl?" dedi neşeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVA
Teen FictionDevam ediyor Hayat nasıldır? İşime giderim, arabamı otoparka park edip kenardaki köpeği severim ve devam ederim. Hayat budur. Bugüne kadar bir çok suçluyu hak ettiği yere gönderdim, gözümü bile kırpmadan. Hayat benim için bu çünkü. Önümü kesenler, t...