🔮
"Onun karşısına daha önce çıkmalıydın."
"Gerekmedikçe kimsenin karşısına çıkmam, Gwenn."
"Öyleyse sonuçlarına hepimiz katlanırız."
Bozuk bir plak gibi beynimde onlarca kez tekrar eden bu sert ve kararlı ses, daha önce duymadığım bir sesti. Rüya olmadığını biliyordum, hissediyordum. Ancak annemin kiminle konuştuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Tek istediğim gözlerimi açmak, Kurtan'ı görebilmekti. Kendimden geçmeden önce onun yere yığıldığını görmüştüm. Bütün duyularım kötü bir şey olduğunun farkındaydı. Kapalı gözlerime ve zaman algımı kaybetmiş olmama rağmen, saatler geçtiğini ancak benim havalanmış tüylerimin inmediğini hissediyordum. Kalbim, dört nala koşuyor ve nefes almamı güçleştiriyordu. Bedenim bir şeyler olduğunun farkındaydı ve uyanmak, Kurtan'a bakmak istiyordu. Ancak bu kararlı ses... Beni esir almıştı.
"Gerekmedikçe kimsenin karşısına çıkmam, Gwenn."
Tek yaptığım aklımı kaybetmiş gibi bu cümleyi beynimde oynatıp durmaktı. Annem, birinin benim karşıma çıkması gerektiğini düşünüyordu ama kimin? Ve neden, karşısındaki adam bunu yapmamıştı, sonuçları kötü olacakmış gibi konuşmalarına rağmen?
Annem ölmeden önce mi yapmıştı bu konuşmayı, yoksa öldükten sonra kendi gibi bir ölü ile mi konuşuyordu?
Ben bu konuşmayı nasıl duymuştum ve nasıl bu döngünün içinden çıkacaktım?
"Gerekmedikçe kimsenin karşısına çıkmam, Gwenn."
Gözlerimi açabilmek için kendimi o kadar çok sıktım ki, vücudumda dolanan kanın yavaşladığını hissedebildim adeta. Uyanmaktan başka çarem yoktu. Eğer Kurtan'a yardım etmek için çok geç kaldıysam...
"Hey hey hey... Kendini daha fazla zorlama." Tanıdık sesin kulaklarıma dolması kalbimi tekrar hızlandırdı. Sigma benimle konuşuyordu.
"Gözlerimi açamıyorum, Sigma." Dedim çaresiz bir biçimde. Ses tonumdan nefret etmiştim. Çatallı sesimi toparlayabilmek adına boğazımı temizledim. Yine, yaptığım her şeyin bana acı verdiği dakikalardaydık.
Primuslar aşkına.
Sadece bir günü ölüm döşeğinde geçirmesem olmaz mıydı?
"Hayatta olmanın bile nasıl bir mucize olduğunun farkında mısın? Kendine biraz zaman ver." Söylediklerinde haklı olduğunu iliklerime kadar biliyor, yine de içinde olduğum durumdan kurtulmak istiyordum. Kurtan'ı acilen görmem gerekiyordu.
"Zaman, ne yazık ki sahip olduğumuz bir şey değil." Diye mırıldandım beni duyduğundan emin olmayarak. "Kurtan..." dedim ancak devamında ne diyeceğimi bilemedim.
Kurtan iyi mi, Kurtan uyandı mı, Kurtan... hayatta mı? Hangisini sormam gerektiğini bilememek, kelimeleri boğazıma dizdi. Kapalı gözlerimin ardında, yere düşüş anı bana işkence edip duruyordu.
Belki de kafamda dönen o bilinmez sese şükretmeliydim.
Kurtan'ın yere çarpan bedeninin sesini tekrar tekrar beynimde oynatmamı engelleyen tek şey oydu. Kurtulamadığım kararlı ve sert ses.
"Gerekmedikçe kimsenin karşısına çıkmam, Gwenn."
"Kurtan'ın zamana ihtiyacı var." Kapalı gözlerimi mümkünmüş gibi daha da sıktım. Bu, birçok anlama gelebilirdi. Öğrenecek cesaretim var mıydı ki?
"Bana dokunmamalıydı, değil mi? Ona birçok kez bana dokunmamasını söyledin." Boğazımdaki kuruluktan nefret ettim. Göğsümde kabaran endişeyi dizginleyebilmek adına oraya sertçe bastırmak istiyordum. Elimi kaldıracak gücüm olsaydı, bunu kesinlikle yapardım. Ancak vücudundaki bütün kanı tamamen boşaltılmış biri uzuvlarını kontrol edemiyordu belli ki. Gözümü dahi açamıyordum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&I
FantasyHelena Lincoln sabırlıydı, merhametliydi ve güvenilirdi ama... Asla cesur değildi. Ve tarihte cesaret olmadan kazanılan bir savaş yoktu. Elementerler kendi aralarında sonu bir türlü gelmeyen çekişmelerini sürdürürken, kalbinin esiri olmuş olan Helen...