🔮
Yüzyıllar önce Dünya bir toz ve gaz bulutuydu. Büyük Patlama sonrası yeryüzü, gökyüzü, okyanuslar, dağlar oluşmaya başladı. Ay'dan kopan parçalar Dünya'daki mikroorganizmalara temas etti ve Elementer ırkının temelini, Primusları oluşturdu. Primuslar Dünya'ya dengeyi getirdi, onu yaşanabilir bir yer kıldı. Sanki Dünya'nın bir fitili vardı ve ateşlendiğinden beri her şey bir şekilde rayına oturuyor, yolunu buluyordu.
Dünya, hiç durmadan dönmeye devam ediyordu.
Birkaç saniye öncesine kadar.
Ben, Chris'in gözlerindeki her bir kahve parıltıyı sayabilecek yakınlığa gelene kadar.
Dudakları birkaç santim ötemde kıpırdanıp, nefesini bana üfleyene kadar.
Belimdeki eli alev alıp tüm Dünya'yı yok edene kadar.
Kendimi bayılmamak için zorladığım onlarca andan hiçbirinde böylesine zorlanmamıştım. Başım dönüyordu ve gözlerim Chris'in kahvelerinden odağını çektiği saniye kararacaktı, biliyordum. Nefes alamıyor, konuşamıyordum.
Tek istediğim, birkaç santim daha yaklaşmaktı...
"Sen mi başlamak istersin, ben mi?" dedi Chris gülümseyerek. Kafamı silkeledim hızlıca, yanlış duymadığımdan emin olmam gerekiyordu.
Sen mi başlamak istersin ben mi de ne demekti? Benimle aynı şeyi mi düşünüyordu?
"Burada mı? Herkesin içinde?" Bu kez de Chris afalladı. Hala hafif bir gülümseme vardı yüzünde.
"Neden? Herkesin içinde yapılabilecek bir şey değil mi bu?" birkaç kez hızlı hızlı kırptım gözlerimi.
Tabii ki değil seni utanmaz!
"Hey, korktun mu yoksa?" Duyduklarıma gerçekten inanamayarak bir adım geriye gittim. Yanaklarımın kızardığına adım gibi emindim. Yüzümdeki alevin başka açıklaması olamazdı.
Gerçekten ilk öpüşmemiz burada mı olacaktı yani? Herkesin gözü önünde?
"Korkmadım! Ama burada olmasını istediğimden emin değilim..." Chris kahkaha attı ve istemsizce yumruğumu karnına geçirdim.
"Ah!" karnını tutarak iki büklüm oldu. Sert vurmuş olmalıyım, çünkü baya canı yanıyor gibi görünüyordu.
"Özür dilerim! Bu kadar sert olmak istememiştim! Ayrıca, hak ettin! Bunda kahkaha atacak ne var?! Her şeye aşırı ciddi olan Chris'in bu kadar önemli bir olaya verdiği tepkiye bak! Aptal!" Chris bir yandan kıvranıp bir yandan kahkaha atmaya devam ediyordu. Birazdan sinirden tepinmeye başlayacaktım, çok çok az kalmıştı. Sabır dilenip derin bir iç çektim. Her ne kadar sinir bozucu olsa da, bir kez daha görmüştüm kahkahasını sonuçta. İyi tarafından bakmak gerekirdi.
"Meydan okuma oyununun senin için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum Jokey." Doğrulup ceketini düzeltti.
Meydan okuma oyunu mu?
Ah, inanamıyorum...
Aptal kafam.
Başlamaktan kastı o aptal oyundu! Günlerce dinlemediğim mesajındaki saçma oyun. William ve Emile'i ormanda gördükten sonra kabul ettiğim oyun.
Öpüşmek değildi!
Tanrım, delireceğim. Birazdan kafayı yiyeceğim ve bu odadaki herkesi Tulparıma yem edeceğim. Çok az kaldı.
Hey şakaydı! Kıpırdanma hemen!
Tulpar, tekrar yerine yerleşince bir derin nefes daha çektim içime. Hemen tetikte herkesi yemeyi beklemesi hiç hoş değildi tabii!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&I
FantasiaHelena Lincoln sabırlıydı, merhametliydi ve güvenilirdi ama... Asla cesur değildi. Ve tarihte cesaret olmadan kazanılan bir savaş yoktu. Elementerler kendi aralarında sonu bir türlü gelmeyen çekişmelerini sürdürürken, kalbinin esiri olmuş olan Helen...