🔮
Çocukluğun en güzel yanı neydi?
Arkadaşlar mı, her şeyden habersiz olmak mı, en büyük derdinin bitmiş çikolatan olması mı yoksa çarpım tablosunu ezberlemek için günlerce uğraşmak mı?
Biriyle küsünce iki saniye sürmesi mi ya da?
Peki, büyümenin en kötü yanı neydi?
Çikolataların daha fazla umurumda olmadığı ve küslüklerimin iki saniye sürmediği bir yaştaydım artık.
Buraya öyle büyük hayallerle gelmiştim ki. Özlediğim okul ortamına dönecektim, dostluklar kuracaktım, aşık olacaktım ve kırılacaktım belki.
Nasıl hiçbir suçum yokken, bütün cezaları ben çekiyordum?
Daha hayallerimi tam olarak kuramamışken, hepsi bir bir üzerime yıkılmıştı yine. Biriyle arkadaş olmak için attığım ufak adımın altında ezilmiştim. Yolun sonunda, sağda bir yerde beni bekleyen şey hep yalnızlık oluyordu.
Ben hep böyleydim işte, hep buna mahkumdum. Binlerce öğrencinin içinde yine birdim. Hiç çoğul olamıyordum.
Belki seninle çoğul oluruz Pegasus? Olmaz mı?
Hüma'sına Apricot adı veren Cam, stadyumdan çıkar çıkmaz koşar adımlarla alanı terk etti. Lincoln soyadı onu böylesine dehşete düşürecek ne yapmıştı? Evet, birçok şey yapmıştı bu soyad. Ama kişisel bir şeyler olmalıydı. Belki benim annemi alan bu isyan, onun da hayatından bir şeyler çalmıştı. Bunun suçlusu ben olmasam bile, o bunu bilecek kadar tanımıyordu beni.
Edindiğim tek arkadaşı da birkaç saat içerisinde kaybetmiş olmamın verdiği yalnızlıkla ben de stadyumdan tek başıma çıktım ve kaleye geri döndüm. Fernando ve Klaer hala ortalarda yoktu. Belki onlardan bir şeyler öğrenebilir ve bu karanlık yolu biraz aydınlatabilirdim.
Tören bitene kadar kimse topluluklarına gidemeyeceğinden, bir süre daha beklemem gerekiyordu. Henüz sadece bir tane özel bekçi görmüştüm. Tabii, kendimi de sayarsam iki. Onun dışında, kimlere ne tür bekçiler geldiğini topluluğa gittiğimde öğrenecektim sanırım. Töreni izleyemeyecek kadar yorgun ve yalnızdım. Stadyuma ilk oturduğumdaki heyecanım yoktu artık. Olumlu tek şey, Pegasus'un içimdeki büyük boşlukta doldurduğu hatırı sayılır kısımdı.
Ortak alana doğru ilerledim ve içeride oyalanan birkaç kişinin yanından usulca geçip küçük camlardan birinin önüne geldim. Buradan bakıldığında da gördüğüm tek şey uçsuz bucaksız yeşillikler ve boyu normal ağaçlardan çok daha uzun olan ve kırmızı yeşil parlayan ağaçlardı. Bu parıltı dikkatimi çekmişti. Bu büyüleyici dünyanın ağaçları dahi büyüleyiciydi demek ki.
Lignea'lar ve bu parıl parıl ağaçlar gibi bu dünyaya ait başka canlılar da vardı ve ben onlar hakkında bir şeyler öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Günlerce tarih kitapları kurcalamak yerine bitki ve hayvanlar hakkında bir şeyler öğrenseydim çok daha faydalı olacaktı. En azından belki herkesin köşe bucak kaçtığı soyadımdan bir haber olurdum ve bu ağaçların adı ne bunu biliyor olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&I
FantasíaHelena Lincoln sabırlıydı, merhametliydi ve güvenilirdi ama... Asla cesur değildi. Ve tarihte cesaret olmadan kazanılan bir savaş yoktu. Elementerler kendi aralarında sonu bir türlü gelmeyen çekişmelerini sürdürürken, kalbinin esiri olmuş olan Helen...