🔮
Her bitiş, bir başlangıçtır.
Senin ölümünle, bir bitkinin ya da bir organizmanın serüveni başlar. Reklamlar biter, film başlar. Hatta bir film biter, belki daha güzeli başlar...
Hiçbir şeyin nihai bir sonu yoktur, peşine mutlaka devamı gelir. Bir gün dünyan başına yıkılır, hayatın biter, ama ertesi gün güneş doğar ve yeni bir gün başlar. Paran biter, sefaletin başlar değil mi?
Mutsuzluğun elbet bir gün biter ve gülüşlerin başlar.
Eh, bir şey söyleyeyim mi?
Yalan.
Çünkü her bitiş, bir bitiştir. Buna olduğundan fazla anlam yüklemek bize hiçbir şey kazandırmaz...
Kim demiş, her yeni başlangıcın güzel olacağını?
Biri ölmüşse, biri ölmüştür. Onun dönüşeceği organizma ya da bitki seni ilgilendirmez. Paran bittiyse bitmiştir, sefaletin "başlaması" ile avunamazsın.
Dünyan başına yıkılmışsa, yıkılmıştır. Ertesi gün güneşin doğmasını ve yeni bir günün "başlamasını" umursamazsın.
Her bitiş, bir bitiştir. Sen hep, bitenle ilgilenmeye devam edeceksin...
Annemin ölümüyle, benim hayatım başladı diye bildim yıllarca. Beni doğururken öldü, bana hayat oldu sandım. Kendimi suçlamayacak kadar aklı başında, bununla başa çıkamayacak kadar da çocuktum.
Oysa, annemin ölümüyle olan tek şey sadece ölümüydü. Ötesi yoktu. Benim hayatım onun ölümüyle başlamamıştı ama dudaklarımdaki tebessüm onun ölümüyle solmaya yemin etmişti sanki.
Onun ölüşü, benim bitişimdi.
Özgüvenim ellerimin arasından kayıp gitmeye, cesaretim beni yüz üstü bırakmaya, çocuksu yanımsa kapıyı çarpıp çıkmaya ant içmişti onun ölümüyle.
Umutlarım bir bir tükenmeye başlamıştı. Belki, babam içmeye bile böyle başlamıştı.
Tekrar soruyorum şimdi. Kim demiş, her yeni başlangıcın güzel olacağını?
Ben etten kemikten bedenimde, fiziki bir varlık gibi yıllarca hayatıma devam etmiş, ruhumun bu kafeste sıkışıp kaldığını en acı yolla kabullenmiş ve bir otla aynı ritimde yaşamaya "başlamıştım" hayatımı.
İlkokulda sesimi kimse duymamıştı belki de, öğretmenlerimin hiçbiri beni hatırlamıyordu buna emindim. Hiç arkadaşım olmamıştı Aileen ve Marva'dan başka ve babam bana hiç "kızım" dememişti mesela.
Hiç sevmemiştim, hiç sevilmemiştim. Birinin kalbinin benimkiyle bir atması ne demekti hiç öğrenememiştim.
Ben, bir meşe ağacının dibinde yeşermiş, istenmeyen ancak unutulmuş bir ottum ve ne birisi beni koparıp atarak acıma son veriyordu ne de beni suluyor, büyümeme izin veriyordu.
Sadece, unutulmuştum işte.
Vahşi doğada, meşenin gölgesinde, ölüme beş kala ancak bir o kadar da uzak bir biçimde hayatımı öylece devam ettirmiştim.
Şimdi o otu biri oradan söküp ölmesine izin vermeden bir botanik bahçesine dikmişti. Onlarca güzel çiçeğin arasında, onlara hayranlık duyarak varlığımı sürdürüyordum. Hiçbir zaman bir çiçek olmayacağımı biliyordum ancak bu, ömrümün geri kalanı boyunca çiçek olmaya çalışmama engel değildi...
Her bitiş, bir bitişti.
Ben bir ottum ve asla bir çiçek olamayacaktım.
İki artı iki, dörttü.
Ah, matematikten nefret ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&I
FantasiaHelena Lincoln sabırlıydı, merhametliydi ve güvenilirdi ama... Asla cesur değildi. Ve tarihte cesaret olmadan kazanılan bir savaş yoktu. Elementerler kendi aralarında sonu bir türlü gelmeyen çekişmelerini sürdürürken, kalbinin esiri olmuş olan Helen...