Oksijene ihtiyacı olduğunu, zihninin açılması gerektiğini hissettiği için balkona çıktı. Yolu izledi. Evleri, yollardan gelip geçen insanları gördü. İçinden, kalbinin en ücra köşesinden bir sızı bütün vücudunu kapladı. Çaresizlik, yalnızlık ve kendini sıkışmışlık hissi içinde buldu. Gitmek istedi. Bu şehirden. Bu ülkeden. Bu dünyadan. Bu evrenden gitmek, dönmemek istedi. Sanki bir yer var, biliyordu orada mutlu olacağını. Ancak o yer neresi bilmiyordu. Rüzgar esiyordu. Rüzgar estikçe düşünceleri savruluyor ve ona çarpıyordu. Ondan gitmek istemiyorlardı. Zaten ondan gitmek istemeyen sadece düşünceleri kalmıştı geriye. Düşünceleri ve o. Ne ikili ama!
Bütün bunları yazarken Yılmaz Erdoğan'dan Acil Şifalar şiirini dinliyordu. Ya şiirdi onu böyle düşündüren, yazdıran ya da şiir bahanesi olmuştu.
Gökyüzü kadar temiz bir yüreğinin olduğunu düşündü gökyüzünü izlerken. Hayır hayır bu sefer mütevazılığı olmayacaktı ve zaten insanın başına ne gelirse temiz yüreklilikten gelmez miydi? Çabuk güvenir, çabuk aldanmaz mıydı? Kendini bulutların üzerinde hissetmez miydi? Tabi. Tüm bunlar olurdu, yüreği temiz insanlara. Çok üzüldü böyle düşününce.
Eskisi kadar temiz değil gibiydi. Kirlenmiş miydi kederden? Kirlenir miydi? Anlamsızlıklar, sorgulamalar içindeydi. Verdiği bir yaşam mücadelesi var ve bu mücadele içinde herşey çok yoruyor, herşey için çok uğraşıyordu. Yorgundu.
"Hem gidenedir bu şiir
Hem gelecek olana
O da biraz oyalanıp gider nasılsa
Hep haberler başlayacak biliyorum
Hangi şarkıyı seçsem şansıma"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehvenişer
RandomEhvenişer, birkaç kötüden en az kötü olanı anlamına gelir. Yaşadığımız hayat böyledir. Hep iyisi, daha iyisini isterken buluruz kendimizi. Ancak yaşam en iyisini vermez. Çoğu anlarda iyisini dahi vermez. Elimizde kötünün iyisi, kötünün az daha kötü...