Aylar önce dondurduğu Martin Eden sayfasını tekrardan aktif hale getirmişti. Çünkü dondurmasına sebep olan her ne ise, onun yazma yeteneğini azaltmıştı. Bunu fark ettiği gün, elinde Martin Eden kitabıyla buldu kendini. Kendini tekrardan bulmuştu.
Yazma ihtiyacı, paylaşma ihtiyacı hissediyordu. İçindeki yalnızlığı paylaşmak istiyordu. Uzun bir süredir sadece günlüğüne yazdı, karaladı. Hislerini, duygularını oraya yazdı. Sayfalarca yazdı. Ancak o bir defter idi; yazdıkları geri ona dönüyordu. Bu sayfada ise, insanlığa yazıyor, insanlığın ortak duygularına hitap ediyordu.
Yıllardır taşıdığı hastalığından kurtulmak için ameliyat oldu. Uzun bir iyileşme süresi var. Kronik olması sebebiyle hayat boyu bunun yükünü taşıyacaktı. En azından ameliyat olarak rahatlamış, üzerindeki kaygıları azalmış hissediyordu.
Travmalarının, geçmişinin ve geleceğinin üstesinden tek başına gelemediği için psikolojik destek almaya başlamıştı. İçindeki yalnızlığı, kaygılarını azaltan bir durum oldu bu yenilik. İnsan kendini sonsuz bir güç içinde hissediyor ve her türlü sorun ile baş edebileceğini düşünüyordu. Maalesef buna inanmıyordu artık. "İnsan destek almak, paylaşmak, anlatmak zorunda. İnsanın en temel ihtiyacı budur. İnsan böyle iyileşir. Ben böyle iyileşiyorum" diyordu.
Şu an bunları yazmak, uzun bir süreden sonra kelimelere dökebilmek hislerini, yaşadıklarını anlatmak biraz olsun özgür hissettirdi.
Yazmak, kapana kısılmış hayatında özgürlüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehvenişer
De TodoEhvenişer, birkaç kötüden en az kötü olanı anlamına gelir. Yaşadığımız hayat böyledir. Hep iyisi, daha iyisini isterken buluruz kendimizi. Ancak yaşam en iyisini vermez. Çoğu anlarda iyisini dahi vermez. Elimizde kötünün iyisi, kötünün az daha kötü...