Kral, Prens ve Gölge

49 4 0
                                    

Sen sinirle ve korkuyla akıl hocanın daha doğrusu babanın gözlerinden dışarıyı izliyordun.

O lanet karı ile beraber.

İkiniz de birbirinizle konuşmadınız ya da birbirinize bakmadınız. Odaginiz şu anda halkalara doğru ilerleyen Macaque'taydı.

Macaque arkasında buz oluşturarak ilerliyordu. Sağ kolu Lady Bone Demon'un ona verdiği güçten dolayı buzlaşmıştı. İçindeki soğukluğu hissedebiliyordun. Ve bu senin omurgandan aşağı doğru bir ürperti hissetmene sebep oldu.

Biraz daha izledikten sonra bir anda Macaque'ın gözlerinden iki kişi gördün.

Bir tanesi Wukong'tu, kardeşinin akıl hocası ve sanırım amcandı. Pembe kıyafetli ve kahvrengi uzun saçlı bir adam tarafından dağa sıkıştırılmıştı.

O adamın kim olduğunu biliyordun duymuştun. Bay Tang sana onun hakkında çok şey anlatmıştı.

O 3. Lotus Prensi Ne Zha'ydı.

Ne Zha, Wukong'un boynunu sıkıca tutuyordu ve elinde 3 halka vardı.

Bekle... Bunlar...

Samadhi Ateşi halkaları mı?

Bir anda Macaque'ın Ne Zha ile Wukong'a birkaç kristal sivri uç fırlatığını gördün.

Diğer ikisi de bunu fark etmiş olacak ki endişeyle birbirlerine döndüler.

Wukong: Bu iyi değil.

Kristal ikisini de dağa hapseder ve Macaque buzun üstüne iner. Wukong ona nefretle bakıyordu.

Ne Zha: Bekle bu...

Wukong: Macaque.

Wukong düşmanca bakmayı kesti ve alaycı bir şekilde siritmaya başladı.

Wukong: Demek artık Bone Demon güçlerine sahipsin , öyle mi? Başkalarının güçlerinin daha kötü bir versiyonuna sahip olmak her zaman senin olayın olmuştu.

Ne Zha sinirle Wukong'a döndü.

Ne Zha: Wukong!

Wukong: Ne? O yapıyor.

Macaque, Ne Zha'nın elinden halkları alır.

Ne Zha: Hayır!

Macaque halkaları yakından incelemeye başlar. Ama sen onun gözlerinden bakarken halkanın sahte olduğunu anladın.

Y/N: Bekle... bunlar sahte...

Fısıltın otomatik olarak Macaque'ın zihninde yankılandı. Bunu anlamadın ve kafa karışıklığıyla Bone Demon'a baktın.

Lady Bone Demon da bunu fark etmiş olacak ki sana buz bir şekilde gülümsedi.

Lady Bone Demon: Merak etme tatlım. Bu gücünün bir parçası.

Sen ona sinirle hirlarsin ve olanları izlemeye devam edersin. Görünüşe göre Wukong amcan hala babanla alay ediyordu.

Wukong: Ne? İstediğini aldın, değil mi? Böbürlenmeyecek misin? Efendinize gitmeden önce biraz monolog yapmacak mısın sen? Devam et. Lady Bone Demon bekliyor.

Macaque önce eski dostuna ardından da ileriye döndü. Yüzündeki nefret ve tiksinti okunabiliyordu.

Macaque : Lady Bone Demon'un  ne istediği umurumda bile değil!

Macaque halkaları parçalar. Ama halka kırılınca Wukong'un koparılmış saçları ortaya çıkar. Ne Zha buna dehşetle bakar ardından sinirle Wukong'a döner.

Ne Zha: Ne? Sahte miydiler? Wukong!

Wukong gergince kıkırdar ama sorna ikisi de Macaque'a dönerler.

Macaque: Yani gerçek halkalar MK'de. (Kıkırdar) Mükemmel.

Y/N: Ah olamaz...

Bir anda uzaktaki bir dağda sarı bir ışık demeti oluşur. Üçlü (sen Macaque'in gözünden) oraya döndünüz.

Ne Zha : Ritüel. Ayini başlattılar! Sun Wukong, ne yaptın sen?

Wukong (homurdanır): Onlara beklemelerini söyledim!

Macaque ayrılmak üzere hareket eder ama Wukong onu durdurur.

Wukong: Dur! Eğer o çocuğa zarar verirsen ben-

Macaque Wukong'a döner. Sağ gözü mavi renkte parlıyordu ve sağ yüzü buzla kaplanmıştı.

Macaque: Ne? Yoksa MK'in durumunu daha da mı kötüleştirirsin?

Wukong düşünceli bir şekilde yere bakar ardından da Macaque'a döner.

Wukong: Dur! Bir planım var!

Ama Macaque onu dinlemez ve dağa doğru fırlar.

Macaque dağa doğru ulaştığında duman canavarını oluşturdu. Onu durdurmak istiyordun. Herkesi ve onu bu durumdan kurtarmak istiyordu.

Ama o buradayken bunu yapamayacağını biliyordu.

Sadece doğru anı beklemesi gerekti.

Macaque: (MK'e) Yoluma çıkma evlat. Senin için zamanım yok. Sadece Samadhi Ateşi için buradayım. O zaman hepinizle işim bitecek.

Macaque halkaları almaya çalışır ancak MK bunu fark eder ve yüzüklerin önüne atlar.

MK: İşte. Geliyor. Monkie Kid!

Bir gorile dönüşerek makinenin kolunu yumrukluyor. Macaque gülüyor, kolunu düzeltiyor ve tekrar insana dönüşen MK'yi mekanik eliyle tutuyor.

MK'yi defalarca yere vuruyor.

Bu anı görmemek için gözlerini kapadın. Ama hala canını acıtıyordu.

Macaque: Demek Monkey King'in büyük planı buydu öyle mi?

Mei, Tang, Pigsy ve Sandy dehşetle onları izliyorlardı.

Macaque: Ne yaptığı hakkında hiçbir fikri olmadığını nasıl hala görmüyorsun sen! Peki şu plana ne dersiniz? Orda kal MK. Yoksa seni yere sererim.

Bir anda Mei'nin sesini duymanla gözünü tekrar açtın. Ama Mei'nin sesi çok yorgun geliyordu.

Mei: M...K!...

Kılıcını çıkardı ama süzülen halkanın patlamasıyla Mei içinde bir acı hissetti ve yere düşecekken Tang onu tuttu. Macaque o ikisine döndü.

"Lütfen düşündüğüm şeyi yapma..."

Macaque: Sakın kıpırdayayım deme!

Bunu demesiyle duman canavarından çıktı ve indiği yeri buzladı. MK yere yığıldı ve duman canavarı gölgelere karıştı.

Macaque: Sana 2 seçenek vereceğim.
1'incisi Samadhi Ateşini ben alacağım. Dediğimi aynen yapacaksın ve pişman olacağın hiçbir şey yapmak zorunda kalmayacağım. Veya 2. seçenek...

Macaque gölge ve buz şeklinde Mei ve Tang'in yanına gelip Mei'yi aldı ve onun ritüel alanın ortasında boğazını sıktı.

Macaque: Sizi yok edeceğim... Kızdan başlayarak!

Tang: Bekle bunu yapma!

Macaque: Tang sana yapmamı söylediğim şeyi yap! Arkadaşlarının hayatı buna bağlı. Bitir şu işi!

Tang sonunda pes etti. Gözünden yaş gelmeye başladı ve konuşmaya başladı.

Tang: Tamam! Sen kazandın....

"Ah hayır..."

Monkie Kid Bir Savaşçının HikayesiWhere stories live. Discover now