Sen Wukong (LBD)'un karnına bir yumruk vurmanla savaş başladı.
Savaş çok çekişmeliydi, hamlelerin iblise karşı acımasız ve sertti.
Neredeyse Sun Wukong'un bedenini çatlatacak kadar sertti.
Ama ikiniz de pes etmediniz. Wukong'un bedeni her ne kadar kırılmaya başlasa da Lady Bone Demon pes etmiyordu, gücünün son damlasına kadar kullanıyordu.
Buz dikitlerini sana doğru fırlatıyordu, ama sen onun bu atışlarından hızlıca kurtuluyor ve ona daha kendisini savunma fırsatı vermeden yumruk atıyordun.
Son yumrugu vurmanla Wukong (LBD) yere çakıldı. Mavi çatlaklar daha derinleşmişti ve ağzının kenarından kan akıyordu. Wukong (LBD) kanı tükürdüler, ardından yüzündeki hafif bir sırıtışla sana döndüler. Bu senin daha da sinirini bozdu.
Wukong (LBD): Heh heh... Gücünün kilidini açacağını hiç düşünmemiştim tatlım. Ama, bana zarar veremezsin. Eğer verirsen, kardeşinin akıl hocasına zarar vermiş olursun.
Senin ilk başta kaşların yukarı kalktı, ama tekrar ciddiligini korudun.
Y/N: Bunu biliyorum. Ama şunu unutma...
Gölgeler etrafında toplanırken kör gözün artık mavi renkte parlıyordu.
Y/N: Eğer bir gölgeye bulaşırsan, o gölge seni karanlığın içine alır kızım!
Gölge Canavarını oluşturduğunda yumruğunu ona doğru savurdun. Wukong (LBD) şaşırmış ve korkmuş gibiydi. Çatlaklar daha da acı verirken Lady Bone Demon sonunda Büyük Bilge'nin vücudunu terk etti ve parmağını şıklatmasıyla Macaque'ın ikinizin arasına geçmesi bir oldu.
Senin yumruğun havada asılı kaldı ve duman canavarın kaybolduğunda akıl hocanın buz mavisi gözleriyle göz göze geldin.
Boş ve ölü gözleri seni ürpertti.
Lady Bone Demon, Macaque'ın kulağına fısıldadığı şeyi duyduğunda kanın dondu.
Lady Bone Demon: Yok et.
Y/N: Hass...
Sen daha sözünü tamamlayamadan akıl hocan senin boynunu tuttu ve göklere çıkardı. Tutuşu çok sıkıydı ve acıma yoktu.
Ama sen ona bacağınla tekme atarak onun tutuşundan kurtuldun.
Macaque acıyla inledi, ardından hızlıca sana saldırıya geçti, sen ise savunma modunda kaldın.
Sen çoğunlukla kemik ve buz kalkanlarıyla kendini korumaya çalışıyordun, ama Macaque'ın vuruşu çok sertti. Ne merhamet vardı ne de sevgi.
Sadece yok etme ve emri yerine getirme arzusu ile doluydu.
Sen onun hamlelerini savuşturmaya çalışırken Wukong'un artık soğuk buz zeminde değil, Bone Mech'in tepesinde bilinçsizce yattığını ve kardeşinin onu uyandırmaya çalıştığını gördün.
Bu dikkatinin dağılmasıyla Macaque senin suratına bir yumruk indirdi. Ama sen yere düşmeden elindeki soğuk hava akımıyla yere çarpmaktam kurtuldun.
Bir anda Lady Bone Demon'un kahkasını duymanla aranızdaki gerilim daha da arttı.
Lady Bone Demon kendi forumundaydı. Kızıl dusmancil gözleri sana kilitlenmişti.
Lady Bone Demon: Ah, tatlım. Asla anlamayacaksınız değil mi? Sadece pes et ve yok oluşunu onurla karşıla.
Sinirle ona hirlarken yanındaki parçalanmış feneri fark ettin.
YOU ARE READING
Monkie Kid Bir Savaşçının Hikayesi
FanfictionBu ilk Y/N'li kitabimdir. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. (Çizim bir arkadaşıma aittir)