Bu 2 bölümü birleştireceğim çünkü sizin ekran süreniz baya kısıtlı
Tang ve sen, diğerlerini bulmak için farklı bölümlere ışınlanmakla meşguldünüz.
Önce timsahlarla çevrili bir yere isinlanirsınız.
Tang: Hayır.
Ardından Chang'e ile ilgili bir anıya gelirsiniz. Sen merak ve ilgiyle Chang'e'e bakarken Tang tekrar ışınlanmak için hamle yapar.
Tang: Hayır.
Ardından Ne Zha ve Ao Bing'in kavga ederlerken yanından geçersinkz.
Y/N: Vay canına en sevdiğim olaylardan biri.
Tang tekrar ışınlanmak için hamle yapar.
Tang: Hayır! Hayır!
Ardından bir taht odasına bakmadan önce koridordan aşağı koşarsınız. Orada bir kadın, bir imparator ve bir şövalye vardı.
Y/N Ha?
Sen oraya bakarken Tang yanına geldi.
Tang: Neye bakıyor-
Sen onu susturdun ve taht odasına bakmayı sürdürdün.
Fildişi Leydi veya diğer adı Lady Bone Demon'un sana bakmasiyla ürperdin ve Tang bunu fark edince tekrar korkudan khakkhara'sını kullandı.
Tang: Hayır!
Siz ikiniz başka bir bölüme geçersiniz. Tang hayal kırıklığıyla iç çekti.
Tang: Bu gidişle diğerlerini bulmamüz çok zaman alacak.
Sen de başını sallayıp ona hak verdin.
Y/N: Haklısın.
Sen hayal kırıklığıyla iç cekerken bir anda ikiniz de Mo'yu gördünüz. Tang mutluluk gözyaşlarıyla Sandy'nin kedisine sarildi.
Tang: Mo! Ah, Yüce Bilge'm! Burada olduğunu bile bilmiyordum.
Mo onun ağzını kapatır. Ardından sen, Tang ve Mo aşağıdan gelen sesleri duyarsınız ve gizlice aşağıyı izlemeye başlarsınız.
Bir kuş, bir fil ve bir siyah kürklü maymun konuşuyorlardı.
Tang ve sen o üçüsünü çok iyi tanıyordunuz.
Bunlar Peng, Yellowtusk ve Macaque'tı.
Sen Macaque'ı görünce sessizce mırıldandın kendi kendine.
Y/N: "Babam eskiden çok tatlı ve emoymuş."
Ardından onları izlemeye başladın.
Peng: Wukong bir hain! İlk fırsatta bizi bitirecek!
Peng sinirli gözüküyordu. Yellowtusk sakinliğini koruyordu ve Macaque ise bir duvara yaslanmış düşüncelere dalmıştı.
Yellowtusk: Evet. Taş Maymun'un ne yapacağı tahmin edilemez. Artık kaderini Göksel Ev Sahibi'ne verdiğine göre, gerçek sadakatinin nereye dayandığını söylemek mümkün değil.
Peng ardından Macaque'a döndü.
Onun bu sessiz doğası sinirini bozuyordu.
Peng: Sen karakteristik olarak sessizsin, Macaque!
Sen kuşa kaşlarını çattın.
Ondan nefret ettiğini hissettin.
Anlaşılan baban da öyle hissediyordu.
Macaque: Bence önce tüm seçeneklerimizi dikkate almalıyız-
Peng: Neyi dikkate almalıyız? Wukong seçimini yaptı. Şansımız varken onu şimdi vuralım derim!
YOU ARE READING
Monkie Kid Bir Savaşçının Hikayesi
FanfictionBu ilk Y/N'li kitabimdir. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. (Çizim bir arkadaşıma aittir)