🕸25.Bölüm🕸

90 15 242
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @HilalYucel7 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @Daryoosh @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @user62209598 @Rose_Rain26 @Karadenizperisi61 @HilalYucel7 @yaghazask97 @elena_rl16 @HazanEgemen1 💜💜

Serdar dakikalardır tabağındaki akşam yemeğini ara sıra ağzına attığı birkaç lokma dışında yemiyor sadece didikliyordu.

"Anneanne"

"Efendim güzelim"

Beliz dayısının tüm dalgınlığına inat neşeyle gülerek "Dayım et yemeğini yemiyor anneanne" diye karşılık verirken tüm sevimliliğiyle dayısını şikayet etmişti. Masadakiler küçük kızın muzip hallerine gülerken Meltem Hanım konuşmaya başlamıştı zira Beliz haklıydı oğlu tabağındaki eti didik didik etmişti.

"Oğlum iyi misin sen? Yemeğinin canı çıktı valla"

Gözde de "Yengem haklı kuzen bırak da cezası neyse kendi çeksin" diye sohbete dahil olmuştu. Serdar dalgın mavilerini kaldırıp masada ona dönen bakışları görünce çatalını elinden bırakmıştı.

Serdar yarım bir tebessümle "Öğlen bir kahve içmiştim kesti sanırım, pek iştahım yok" diye geçiştirirken oturduğu yerde kıpırdanıp su bardağına uzanmıştı. Aklı Zehra'daydı, genç kadın ile konuşamadıklarındaydı. Duygular bir yana Zehra'ya dair yaptıklarının aralarında sorun olmasını istemiyordu ama daha Zehra ile konuşmadan bu konuyla ilgili kimseye bir şey söylemek istemiyordu.

"Dayı bak ben yemeğimi bitirdim hem de senden önce bitirdim"

"Aferin prensesime"

"Anneanne ben tatlımı sonra yesem olur mu? Çok doydum"

Meltem "Peki güzelim sen ne zaman istersen söylersin o zaman getirir Emel Abla'n" diye karşılık verdiğinde Beliz kafasını sallamış ve oturduğu yerden kalkmış, ellerini yıkamak üzere koşarak banyoya gitmişti.

"Serdar, Beliz'in yanında soramadım ama bir sorun yok değil mi?"

"Ben diyecektim Gözde benden önce sordu oğlum, bir şey mi oldu?"

"Dedim ya anneciğim iştahım yok, bir yorgunluk çöktü üzerime ondan yani bir şey yok" dediğinde annesi ikna olmuş gibi görünse de bakışlarından anladığı kadarıyla Gözde hiç öyle durmuyordu.

Zehra üzerine aldığı şalı iyice omuzlarına yerleştirirken hafif bir rüzgâr esiyordu. Rüzgâr ne kadar ılık gibi dursa da üşütüyordu. Önünde duran salep bardağına uzanıp avuçlarının arasına aldığında abisinin onu izlediğinden habersizdi.

"Hayatım ne oldu nereye bakıyorsun öyle?"

Yiğit "Zehra bahçede oturuyor da ona bakıyorum sevgilim" diye mırıldanmış ardından da devam etmişti. "Birkaç gündür bir garip gibi"

"Sende mi fark ettin? Gerçi fark etmemek imkânsız"

"Kardeşimi tanıyorum... Ben sordum bir şey söylemedi, bir sorun olmadığını söyledi, sana da bir şey söylemedi mi?"

Melike olumsuz manada başını sallarken bakışlarını kocasından ayırıp Zehra'ya çevirmişti. "Herhangi bir şey söylemedi, sorundan da bahsetmedi canım... Yani bir sorun olsa haberin olurdu değil mi? Belki Emre biliyordur hiç sordun mu?"

"Varsa da Zehra tembihlemiştir söylemez ki benim kardeşim işlerini kendi halletmeyi sever"

Melike muzip bir ses tonuyla "Bu özellik bana bir yerden tanıdık geliyor aslında" diye karşılık verdiğinde kocasının kahverengi gözbebekleri ona çevrilmişti.

GECENİN MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin