🕸9.Bölüm🕸

117 22 135
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @HilalYucel7 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @selfinaz52 @Daryoosh @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @Rose_Rain26 @ortak_hikayeler61 @kediciteyze2 @HilalYucel7 @yaghazask97 💜💜

Toplantı odasının kapısını açıp içeri girerken Serdar da şaşkın bakışlarla arkasından odaya giriş yapmıştı. Odada ikisi hariç bir kişi daha vardı. Uzun cam bir masanın üzerinde toplantıyla alakalı dosyalar vardı. Hemen yanında da tabaklara yerleştirilmiş çeşitli ikramlar ve kadeh le su şişleri bulunuyordu. Zehra her zamanki oturduğu abisinin hemen yan tarafındaki koltuğa oturmuştu. Serdar da tam karşısına... Odanın çakıl taşı rengindeki duvarları tavandan siyah şık bir avize yardımıyla ışıklandırılıyordu. Odanın geniş cam pencereleri tüm deniz manzarasını şirkettekilerin ayaklarının altına seriyordu adeta. Zehra sessiz bir şekilde masanın üzerine bıraktığı telefonunu eline alıp oynamaya başladı ama üzerinde gezinen bakışları da kesinlikle farkındaydı.

"Bir şey mi vardı?"

"Ne gibi?"

"Bakıyorsun da"

"Tam karşımdasın, normal değil mi?"

"O zaman neden başka bir yere oturmadınız acaba?"

"Buranın manzarası daha güzel" diye karşılık verirken odadaki diğer kişi de bilgisayar ayarını yaptıktan sonra odadan çıkmış ve onları derin bir sessizlikle yalnız bırakmıştı. Zehra da elindeki telefonuna çevirmişti bakışlarını.

"Beliz'le iyi anlaşmışsınız"

"Ne oldu kıskandın mı?"

"Aksine yeğenim için mutluyum, seni çok sevmiş ve neden sevdiği belli" derken Zehra meraklı bakışlarıyla genç adamın mavilerini bulmuştu.

"Nedenmiş?"

"Ona da böyle güzel bakıyorsan normal yani"

"Yavaş yürü yalnız düşersin ayağın takılır"

"Yol uzun, düşmeden olmaz ama ayağa kalkmasını iyi bilirim merak etme" derken göz kırpmayı da ihmal etmemişti, Zehra tam bir şey söyleyecekti ki toplantı odasının kapısı açılmış ve abisi içeri girmişti, diğer yönetim kurulu üyeleri de peşinden giriş yapmıştı içeri.

"Herkese merhaba"

"Merhaba"

"Her şey hazırsa başlayalım" dediğinde odanın kapısı açılmış Nehir toplantı odasına girmişti.

"Merhaba"

Zehra gülümseyerek "Hoş geldin" diye karşılık verirken Nehir hemen yanındaki boş koltuğa oturmuştu.

"Hoş buldum"

"Nehir de geldiğine göre başlayabiliriz o zaman"

Serdar "Uygundur, başlayabiliriz Yiğit" diye karşılık verirken koltuğunda arkasına yaslanmıştı.

"İki tarafın avukatı da inceledi ortaklık anlaşma metnini, herhangi bir pürüze rastlanmadı"

"O zaman imza vakti"

"Öyle görünüyor, atalım şu imzaları artık... Piyasa bu imzaları bekliyor" diye mırıldanırken Ekim anlaşma metninin olduğu dosyayı masanın üzerine bırakmış ve imzalanacak sayfa sonlarını işaret etmişti, Yiğit, Zehra ve Serdar'a... Önce Yiğit, ardından Zehra en sonunda da Serdar imzalamıştı anlaşma metnini. Bu metne göre taraflardan biri anlaşmayı bozarsa ya da bozulmasına neden olacak şeyler yaparsa şu anki anlaşma bedeli olan 50 trilyonun iki katını karşı tarafa ödemekle mükellef olacaktı. Anlaşma normal şekilde sorunsuz ilerlerse zaten 50 trilyonun birkaç katını kazanacaklardı.

Serdar oturduğu sandalyeden "Herkese hayırlı olsun" diye konuşarak kalkarken Yiğit'e elini uzatmıştı. Yiğit kendisine uzatılan eli sıkarken "Hayırlı olsun, bu ortaklık hepimize iyi gelecek" diye mırıldandı gülerek.

Ardından elini Zehra'ya uzatmıştı. "Zehra Hanım, hayırlı olsun"

Zehra kendisine uzatılan eli tutup sıkarken "Size de" diye karşılık vermişti. Ardından da abisine dönüp mırıldanmıştı. "O zaman bu ortaklığı kutlamak lazım, bence bir yemek şahane olur"

"Zehra Hanım çok haklı, Yiğit yarın akşam güze bir yemek yiyelim benim restoranda sizleri ağırlamak isterim"

"Restoranınız olduğunu bilmiyordum" diye mırıldandı şaşkınlıkla.

"Balık restoranım var ama pek uğramam arada sırada ama misafirlerimi ağırlamaktan onur duyarım"

"Bizde gelmekten çok hoşlanırız dimi Abiciğim?"

"Öyle tabi çok iyi olur"

Toplantının ardından Serdar ve Yamaç Kılıçaslan şirketinden ayrılıp kendi şirketlerine geçmişti. Yiğit şirkette kalırken Zehra, Leyla ile birlikte şirketten ayrılmıştı. Leyla hukuk bürosuna giderken Zehra da Artemis'e gelmişti. Zehra üzerini değiştirip ayakkabılarını değiştirdikten sonra buz pistine giriş yapmıştı. Bu saatlerde genelde sakin olurdu burası. Sessizliği severdi, en çok da kulaklığını takıp sessizliğin sesinde kaybolmayı... Sessizlik insan ruhuna iyi gelirdi dinlemeyi bildiğinde, bunu çoğunlukla yapardı. Sessizlik döküle döküle ilerlediği sokaklarda, caddelerde bir bir yürürdü, insanların kalplerindeki zehirli okların geceleri ortaya çıkışını izlerdi, kapılarında beklerdi.

"Yiğit'in kardeşine zarar verememişsin"

"Öyle oldu şans işte Kılıçaslan'da oradaymış, Kadir kızın işini bitiremeden öldü gitti"

"Bıraktın mı yani?"

"Bırakmadım ama Yiğit bir an olsun kardeşini yalnız bırakmıyor ki, tek yakalamak zor" dedi ve ekledi.

"Başka planlara ihtiyacım var"

Zehra spor salonuna giriş yaptığında yönünü koşu bandına çevirmişti, bir iki dışında kimse yoktu koşu bantlarında. Elindeki su şişesini makinenin yanındaki içecek için ayrılan alana yerleştirip koşu bandının düğmesine basıp önce çalıştırdı, ardından da hızını arttırdı. Ve kulaklığını takıp yüksek sesli bir müzik eşliğinde orta bir hızda yürümeye başladı.

Aynı vakitlerde de Serdar da Yamaç ile boks salonundan çıkmış ağırlık çalışmak için spor salonunun diğer bölümüne doğru sohbet ederek yürüyorlardı.

"Mücevher çekimi için bir manken bulamadık hala? Gözde yapmaz mı ki?"

"Gözde rakamlarla oynamayı sever Yamaç ama istersen şansını dene, sor"

"Aklıma yazdım bunu şirkette karşılaştığımız ilk anda sorabilirim"

Serdar "Şansını dene bakalım" diye karşılık verirken ağırlık ekipmanlarının, koşu bantlarının ve yoga salonunun olduğu bölüme giriş yapmışlardı.

"Omuz çalışayım biraz sonra diğer ağırlıklara bakarım"

Yamaç "Ben direkt ağırlıklarla başlayayım diyorum" diye söylenirken yerde duran ağırlıklara yönelmişti.

Serdar arkadaşının söylediklerine bir karşılık vermeyip sessizce onaylarken omuz itme makinesinin ağırlığını ayarlamış ve koltuğuna oturup makinenin kollarını kendine doğru çekerek çalışmaya başlamıştı. Tam çaprazında koşu bandında koşan genç kadını ilk fark eden Yamaç olmuştu.

"Şşt baksana şu kız Zehra değil mi?" diye sordu koşu bandındaki Zehra'yı göstererek.

Serdar bakışlarını sol yanına çevirdiğinde Zehra'yı görmesi uzun sürmemişti.

GECENİN MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin