🕸14.Bölüm🕸

101 15 165
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @HilalYucel7 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14   @Daryoosh @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @user62209598 @Rose_Rain26 @ortak_hikayeler61 @kediciteyze2 @HilalYucel7 @yaghazask97 💜💜

Zehra ceketini üzerine giyerken "Ben çıkıyorum Eylem" diye seslendi barın arkasındaki odada olan arkadaşına.

"Mavişi bekletmeyeyim diyorsun"

"Alt tarafı bir teşekkür kahvesi içeceğiz Eylem, sen diyordun teşekkür et adama diye"

"Tamam ben dedim de ben teşekkür et demiştim canım siz işi kahve boyutuna taşımışsınız bile"

"İki insan oturup sakince kahvemizi içip evlerimize dağılacağız Eylem"

"Yani bugün olmaz yarın olur, yarın olmaz öbür gün... Hayat bu neler getirir belli olmaz ki"

"Bize hayatın getirdiği kombin belli canım; basit bir kahve, biraz sohbet sonra da aynı şekilde devam işte"

"Öyle olsun bakalım" diye mırıldandı gülümseyerek. Zehra barın üzerinde duran çantasını ve telefonunu da eline alıp bardan çıkmış, kapıda onu bekleyen arabasına binmiş ve kafeye doğru yola çıkmıştı.

Zehra daha önce Serdar'a konumunu attığı kafenin önünde durup arabasını park etti. Emniyet kemerini çözüp arabadan indi ve kafenin girişine doğru ilerledi. İçeri girdiğinde sıcak bir hava karşılamıştı onu. Bu kafeye üniversite yıllarında Eylem ve Nehir ile gelip ders çalışırken sabahlarlardı, tabi ki sadece ders çalışmak için kullanmıyorlardı hoş bir mekandı seviyordu Zehra burayı. Duvarları kahverengi ahşap desenle süslenmiş duvar kağıtlarının hemen üzerinde camdan kutu içinde led sarı ışıklar yerleştirilmişti. Ceviz ağacından yapılmış masaların üzerinde zarif siyah bir örtü vardı. Ve buranın en sevdiği yanı kafenin tam ortasından geçen büyük ıhlamur ağacıydı. Ağaca hiçbir zarar verilmeden inşa edilmişti burası. Yaz gelip de ıhlamur çiçekleri açtığı zaman mis gibi kokardı burası. Cam kapıdan içeri girdiğinde etrafta göz gezdirdi amacı Serdar'ın gelip gelmediğini görebilmekti. Neyse ki çok geçmeden genç adamı fark etmişti, genç adam gelmiş cam kenarındaki masalardan birinde oturmuş elindeki kristal bardaktan viskisini yudumluyordu. Üzerine spor gri renk bir takım elbise giymişti rahat görünüyordu.

"Alt tarafı bir kahve içip geri döneceksin, ne süzdün adamı ya?" diye kendi kendine söylenirken adımlarını birkaç adım ilerdeki masaya çevirip yürümeye başladı.

Serdar, Zehra'nın konum attığı kafeye geleli yarım saat olmuştu, genç kadından gelen mesajdan sonra hazırlanıp çıkmıştı evden. Şimdi de kafede oturmuş Zehra'nın gelmesini bekliyordu. Nedense bunca zaman sonra kendisini garip hissetmesine sebep olmuştu bu buluşma isteği, tamam ısrar eden kendisiydi ama yine de bilememişti işte. Sibel'den sonra hayatına kimseyi sokmamıştı, şimdi de hayatına bir anda giren genç kadınla kahve içecekti sonra da normal bir şekilde evine gidecekti ikisi de.

"Hoş geldiniz" diye mırıldanırken oturduğu yerden kalktı Serdar ve sandalyeyi çekti Zehra'nın rahatça oturabilmesi için.

"Hoş buldum, teşekkür ederim" derken çekilen sandalyeye oturmuş, üzerindeki ceketini çıkarmış yan tarafındaki boş sandalyenin üzerine bırakmıştı.

"Çok bekletmedim umarım"

"Yoo bende yeni geldim zaten" derken garson elinde menüyle masalarına yanaşmıştı.

"Hoş geldin Zehra Abla"

"Hoş bulduk Sevgi, nasılsın?"

"İyiyim abla, seni gördüm daha iyi oldum" diye gülümseyerek karşılık vermişti genç kız. Sevgi, bu kafenin en eski garsonlarından biriydi ve mimarlık son sınıfta okuyordu, burada da çalışıp harçlığını çıkartıyordu. Zehra bu başarılı gence gerekli yardımı yapmış, varlığını bile fark ettirmeden burs bağlamıştı ona, tabi ki genç kız bunu bilmiyordu çünkü kalbi kırılır, incinir diye hiçbir şey söylememişti Zehra. Avukatlar o kısmı halletmişti.

GECENİN MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin