🕸27.Bölüm🕸

89 16 177
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @HilalYucel7 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @Daryoosh @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @user62209598 @Rose_Rain26 @Karadenizperisi61 @HilalYucel7 @yaghazask97 @elena_rl16 @HazanEgemen1 💜💜

Saatler saatleri kovalıyordu ama hala etrafta derin bir sessizlik hakimiyet sürdürüyordu. Abisinin ya da Serdar'ın bu olanları duymamasının imkânı yoktu, olmayacağını da biliyordu ama bir şeyi daha biliyordu; Onların geleceğini... Konunun ne olduğuna dair en ufak bir fikri olmasa da meselenin sona ereceğini biliyordu ama nasıl? Bakışlarını duvardaki saate çevirdiğinde saatin geceye döndüğünü görmüştü eğer başarıp gidebilseydi şu anda Londra'da olabilirdi ama işte... Oturduğu yerden kalkıp pencereye doğru birkaç adım atıp perdeyi sıyırdığında bahçede bekleyen korumaların sayısının bir önceki dışarı bakışına göre arttığını fark etmişti.

"Sanırsın savaşa gidiyorlar bu ne ya?" diye söylenirken bahçedeki koruma sayısının elliyi geçtiğine emindi ama yapacak bir şey yoktu abisini tanıyordu Serdar'ı da öyle. Her ne kadar karanlık yönlerine karşı olsa da burada neler yaşanabileceğini az çok tahmin edebiliyordu.

"Acaba ne yapıyor?" diye sormuştu bir an kendi kendine, ki bunu farkında bile değildi. Kendine itiraf etmekte zorlandığı şeylerin sahibi, dahası... dahası varken... "Off ne diyorum ben ya? Bu kadar uzakken bile dengemi bozma be adam... Bozma yeter... Sende kendine gel Zehra" diye gergince mırıldanırken odanın kapısı açılmış ve elinde tepsiyle bir koruma içeri girmişti. Eski tepsinin üzerinde ruhsuz bakışlarını gezdirirken "Yememişsiniz, yemek getirdim yeniden" diye mırıldanmıştı.

Zehra kesin bir dille "Yemeğinizi falan istemiyorum sizin" diye reddetmişti.

Koruma "Ama patron..." dediğinde Zehra elinin tersiyle tepsiyi yere savurmuştu. "Senin patronunun hükmü bana geçmez, başlatma patronundan şimdi" diye bağırırken adam odadan çıkmıştı.

Serdar adamlarını herhangi bir iz ya da adres bulabilmek amacıyla mahalle mahalle gezdiriyor olsa da saatler geçmesine rağmen bir haber gelmemişti, Okay denen o kifayetsizin Yiğit'i araması dışında tabi. Gücünün yetip alamadığı ihalenin ve arazinin peşine düştüğünü ve Zehra'yı bunlara karşılık kaçırdığını söylemişti. Torpidoda Zehra'yı görme ihtimaliyle taşıdığı Beliz'in çizdiği resme uzandı parmakları. Resim cansız olsa da baktığı kâğıt parçasının her kıvrımında Zehra'yı gördüğü için fark eden bir şey yoktu onun için. Bir de gitme mevzusu çıkmıştı şimdi?

"Kızın hayatında nesin de ne söyleyecek sana Serdar ya? Sevdiği misin nefret ettiğimi? Offf!!!" diye söylenirken elindeki kâğıdı torpidoya geri koymuştu. Ardından da ulaştıkları andan itibaren kaçıncı izleyişi olduğunu unuttuğu kamera kayıtlarını izlemek üzere telefonunu çıkarmıştı cebinden.

"Ezberledin izleme artık şunu Serdar" diyen Yamaç'ın sesiyle ekranı kapatıp yan koltuğa atmıştı elindeki telefonu.

"Bir iz yakalarım diye bakıyorum ama yok yok.... Allah kahretsin yok"

"Kaçıncı kez izledin ben unuttum bir iz falan olsa çoktan yakalamıştık... Bir tek plaka var başka bir şey yok o da aranıyor zaten"

"Delirmemek için bir şeyler yapmam lazım benim"

Yamaç "Ha bu normal halin zaten" derken aralarına telefon sesi girmişti. Yan koltuğa uzanıp telefonu aldığında daha önce hiç görmediği bir numaranın aradığını görmüştü, beklemeden açtı.

"Efendim"

"Daha önce sevdiği birini kaybetmiş bir adama göre fazla mı sakinsin Kılıçaslan?"

GECENİN MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin