🕸26.Bölüm🕸

95 15 161
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @HilalYucel7 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @Daryoosh @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @user62209598 @Rose_Rain26 @Karadenizperisi61 @HilalYucel7 @yaghazask97 @elena_rl16 @HazanEgemen1 💜💜

Serdar masanın üzerinde çalan telefonuna uzanırken bakışlarını bilgisayardan ayırmıştı. Telefonunun ekranındaki numara rehberde kayıtlı bir numara değildi, yine de açmıştı.

"Alo"

"Serdar Bey ile mi görüşüyorum acaba?"

"Benim"

"Ben ambulans görevlisi Esra, telefon numaranızı yeğeniniz Beliz'den aldım"

Serdar şaşkınlık, endişe, korku ve merak duygularını bir arada yaşarken oturduğu yerden kalkarken "Nasıl yani? Ambulans ve Beliz ne alaka anlamadım? Beliz iyi mi, bir şey mi oldu?" diye birbiri ardına sorular sormuştu.

"Endişe etmeyin lütfen yeğeniniz gayet iyi sadece biraz korkmuş gel..."

Serdar "Konum atın hemen geliyorum" diye karşılık verirken hızlı adımlarla odadan çıkmıştı. Asansörlerin hepsi başka katlardaydı, onları beklemekle vakit kaybedemezdi.

"Yasemin ben çıkıyorum soran olursa söylersin" diye seslenirken bir karşılık beklemeden merdivenlere yönelmişti bile. Endişe dolu koşar adımlarla merdivenleri hızlıca inip şirketin giriş çıkış kapısına çıkmıştı.

"Arabamı getirin çabuk... Acele edin" diye bağırırken telefonunu çıkarıp Gözde'nin numarasını çevirmişti. Birkaç kez çaldıktan sonra açılan telefon açılmış ve Gözde'nin sesi duyulmuştu.

"Efendim kuzen"

"Sana konum atacağım oraya gel Gözde"

"Tamam geleyim de ne oldu bir şey mi oldu?"

"Beliz ile ilgili bende bilmiyorum, gel işte" diye karşılık verirken arabası gelmişti. Telefonu kapatıp yan koltuğa atarken emniyet kemerini bile bağlamadan gaza yüklenip ona atılan konuma doğru yola çıkmıştı.

Zehra kafasındaki ağırlık ve ağrı hissiyle gözlerini aralarken burnuna yaş odun kokusu dolmuştu. Neredeydi ki? En son hatırladığı Beliz'i alacak arabanın bozulmasıyla şoför gelemeyince onu şirkete bırakmak üzere birlikte Artemis'ten çıktıklarını hatırlıyordu, arabada sohbet ederek yol alırken büyük bir gürültüyle savrulmuşlardı, sonrası yoktu. Zihnini yokladı ama boşluktan ibaretti. Bakışlarını doğrulduğu üçlü koltuktan kaldırıp etrafta gezdirdiğinde duvarda monte edilmiş bir televizyon, ortada beyaz renk bir orta sehpa, bordo renkli ikili koltuk vardı. Duvarda gelişi güzel duran gri tonların hâkim olduğu bir kanvas tablo asılıydı. Yaş odun kokusunun nerden geldiği belli olmuştu, yanan şöminenin önüne dizilmiş sıra odun vardı. O buradaysa Beliz neredeydi? Oturduğu yerden kalkıp pencereye yönelmişti, etrafta görebildiği tek şey çam ağaçlarından başka bir şey değildi. Adımlarını kapıya yöneltti, yumruk yaptığı elini birkaç kez kapıya vurup açmaya çalışsa da başarılı olamamıştı.

"Açın şu kapıyı... Beliz nerde? Ne yaptınız ona? Cevap verin bana... Duydunuz mu beni yoksa bu evi başınıza yıkarım..." diye bağırsa da şu anlık herhangi bir karşılık alamamıştı. Gözüne kestirdiği kalın odunlardan birini alıp karşıdaki cama fırlatmasıyla cam büyük bir gürültüyle parçalar halinde yere saçılmıştı. Ardından da duvardaki televizyonu da alıp yere atacaktı ki kapının ardından ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Zehra odunlardan birini alıp duvarın arkasına saklandığında birkaç saniye geçmeden kapı açılmış ve adım sesi içeri girip duvarın dibine yaklaştığı anda elindeki odunu kafasına indirmişti. Adam büyük acıyla inlerken Zehra bir tane daha indirmişti kafasına. Adam yere yığılırken Zehra etrafı kontrol edip odadan çıkmıştı ki koridorun sağ yanından gelen tok erkek sesiyle duraksamak zorunda kalırken içinden lanet etmeyi de ihmal etmemişti çünkü koridorun diğer tarafından da siyah giyimli birkaç koruma çıkmıştı.

GECENİN MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin