Her şeyin biteceği o güne nihayet gelmiştik. Birileri için son olacaktı, o birileri içinde ben de olabilirdim. Karşımdaki adamın tavırları belirleyecekti her şeyi.
"O kaslar için çok çalışıyor musun sen?" diyerek yanına ilerledim. Elimi karnına yerleştirip yavaş hareketlerle nemli teninde yukarıya doğru çıkartırken sertçe yutkundu.
"Düzenli olarak spora gidiyorum. Bir de o eli oradan çekersen sevinirim." Bileğimi kavradığında beni kendinden uzaklaştırmasına izin vermedim, biraz daha durdum. Belki son olacaktı, onu son ana kadar hissetmeliydim.
Dilimi damağıma vurup cıkladığımda kırmızı ruj sürdüğüm dudaklarıma düştü bakışı. "Çekemem."
"İhale saati geliyor Derin, böyle yaparsan geç kalmayı bırak saati tamamen geçiririz."
Sınırlarımı zorlamayı seviyordu ve aramızda geçenlerin uzaması için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Gerçekten sevişmeyi bilen bir adamdı.
"Çok yakışıklısın," dedim onun sözlerine kulak asmadan. "Böyle kenardan baktığımda benim olduğunu bilmek çok güzel."
Duygularımı gizleme konusunda son zamanlarda berbattım. Artık bunun için çabalamayı da düşünmüyordum aslında. Yaşadığımız onca şeyden sonra benim için hoşlantıdan ibaret olmadığı çok belliydi. Kendimi onun cennetinde bulmuştum bir anda. Hayatımın en güzel iki gününü yaşamıştım.
"Bana böyle şeyler söylersen gerçekten gidemeyeceğiz, sevgilim." Dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp dolaptan çıkarttığı gömleğini üzerine geçirdi.
Elini düğmelere attığında parmaklarını kavrayıp düğmelerden uzaklaştırdım. "Ben yaparım," dedim gülümseyerek. "Seni ben hazırlamalıyım."
"Olur ama keşke yıkanmama da yardım etseydin Gökyüzü'm, hazırlanmaya oradan başlamıştım ben."
"Hım, bu çok ahlaksızca bir teklif. Patronumla beraber yıkanmam hiç de etik olmaz."
Üstten iki düğme kalana kadar iliklediğimde kollarımdan tutup beni yerime sabitledi ve ceketini almama engel oldu.
"Yatarken öyle demiyordun," dedi canıma kastı varmış gibi. "Dudaklarımı öpüp bedenimdeki her noktaya dokunurken aklın neredeydi?" Sanki aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını kaldırdığında onu öpmeyi hayal ediyordum. Çok çekiciydi şu an. "Ah hatırladım, bendeydi değil mi? Aklını mı ele geçirdim yoksa?"
"Aklını mı aldım olacak o." Onu öpmem lazımdı. "Türkçe düşmanı seni." Çok güzel gülümsüyordu. "İşine geleni anlıyorsun sadece." Belki de bir veda busesi olacaktı.
"Ama..."
Omuzlarına tutunup parmak ucuna kalktım ve dudaklarımı onunkilere bastırdım. Bu temasla sonbaharda dökülmüş tüm yapraklarım yeşerdi, ağaçlar çiçek açtı. Bir papatya fırladı sert betonun arasından. Andrea kararmış dünyamı aydınlatan tek ışık olmuştu.
Dudaklarını ağır ağır öperken eli omzumla boynum arasındaki öldürücü noktadaydı. Bir eli de belimdeydi. Nefesimiz bitene kadar öpüştük. Dudaklarımızın birbirimizde izi kaldığında da zorlukla ayrıldık. Başını alnıma dayadı ve bir süre soluklandı aynı benim gibi.
Eli belimden ayrılıp dövmemi bulduğunda benim parmaklarım da boynunun iki yanını buldu. Çınar yaprağı dövmesi bizi birbirimize bağlayan şeydi. Diğer parmağımla da İtalyanca sözü okşadım.
"İnadına yaşa, olur mu?"
"Olur," dedi dudaklarımın etkisinden çıkmaya çalışırken. "Olur, sevgilim. Beraber yaşayalım olur mu? Buraya taşınmanı istiyorum. Bizimle ilgili hayallerim var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVZU BİRAZ DERİN
General FictionBir şirket casusunun intikam hikayesi... Derin, yıllar önce en yakın arkadaşı ve sevdiği adam tarafından ihanete uğramış bir kadındır. Bu ihanetin sonucu hapse girer ve orada yolları Ayanlarla kesişir. Yıllarca intikam için kendini yetiştiren Derin...