10 sene önce kendimi körkütük âşık bir kadın olarak tanımlardım. Tümer benim gözlerimin önüne öylesine perde çekmişti ki ben ne kendimi ne de onun bana ihanetini görememiştim yakalayana kadar.
Çok acı çekmiştim. Bunun üzerine yaşadığım her şey, kaldırılamayacak bir yük gibiydi benim için. Sırtımdaki yükleri şimdiye kadar taşımıştım. Canım çok acımıştı ama dik durmayı öğrenmiştim, yıkılmamayı öğrenmiştim.
Ya da ben öyle sanıyordum.
Ne bir daha âşık olabilirdim ne de birine yeniden güvenebilirdim. Öyle sanıyordum, oysa her şey benim için bambaşka olmuştu.Birden onu kalbimin ortasında bulacağım tahmin edemediğim bir şeydi. Baş edemedim, dirensem de kısa sürede duvarlarımı yıktım. Belki de herkese ördüğüm duvarlar bir tek ona gözükmemişti. Ona daha en başında yerle bir olmuştum.
Sonra ona teslim oldum, önce ruhumla sonra da bedenimle bir olmasına izin verdim. Her sözü ruhuma baharı getirirken her dokunuşu bedenimi bir uçuruma sürüklemişti.
O dokunmasa yaşayamazdım sanki, hayatımdaki en büyük boşluğun sonun tertemiz aşkı ve temasları olduğunu çok geç fark ettim.
Asıl aşk acısını 10 sene önce değil şimdi çekiyordum. Gerçek aşkımın acısı kalbimin canlı canlı yerinden sökülmesine neden oldu.
Saatlerdir odamda yatağımın dibine oturmuş dizlerimi elbisemin sıkılığına rağmen karnıma kadar çekmeyi başarmıştım. Oda karanlıktı, aynı dünyam gibi. Işıkları yakmadım, kimseyle konuşmadım. Sadece eve girdiğimde Adil abiye bitti dedim, o da istediğini alınca bana daha fazla dokunmamış, bilgileri de muhtemelen toplantıdaki Ayan üyesi olan şirketlerden almıştı.
Bir şey anlatmamı istese yapamazdım, buna gücüm yoktu. Saatlerce ağlamak, içip sızmak istiyordum.
Hani geçecekti? Bana yıllarca bunu vaat etmemişler miydi? Şimdi neden böyleydim o zaman? Neden yanıyordum? Neden ölmekten beter haldeydim?
Sorularımın bir kısmı da kendimeydi aslında. Bile bile seçmemiş miydim bu yolu? Onun benden nefret edeceğini bilmiyor muydum? Her şeyi biliyordu Andrea, hapse girişimi, Tümer ve Sıla'nın ihanetini... Sadece geriye hapse girme sebebim kalmıştı. Bunu ona daha önce söyleseydim ihaleyi Karatay Holding'in almasını engelleyemezdim.
Keşke söyleseydim, intikamımı Andrea'nın onlara yüz çevirmesiyle de alırdım. Bunca yıldır beni düşündüğünü söyleyip bu hale getiren Ayanları umursamamalıydım.
Başımı iki yana salladım. Hayır, dedim içten içe. Onlar beni o herifin elinden kurtardılar, hapisten çıkardılar.
Hapse girdiğimde çok ağlıyordum, orada bana destek çıkan bir kadın olmuştu. Anlattıklarıma da bir tek o inanmıştı. Ayanlarla onun aracılığıyla tanıştım. Bir gün yanıma iyi bir avukat yolladılar, çaresizdim ve onlar benim tek çarem olmuşlardı.
Taciz davası açıldı, hastaneye götürüldüm, darp raporu çıkarttırdım. Yetmedi ona direnmemin izlerini tırnak aralarımda taşıyordum. İşte bu her şeyin sonu olmuştu, benim de başlangıcım.
Davada haklı bulundum, cezaevi müdürü görevden atıldı ve benim kabuslarım o gün bitti. Eşyalarını almaya gittiğinde tek bir kurşun, tam başının yanından şakaklarından girmiş. Ayanların eli kolu uzun olduğu için fotoğraf bana kadar ulaştı.
Eskiden olsa bakamaz, etkisinden de uzun süre çıkamazdım. O fotoğrafa bomboş baktım, benden aldığı Derin'le beraber o fotoğrafı yırtıp attım.
O günden sonra kime güvenebilirdim ki Ayanlardan başka? İntikam, görev her neyse bana bunu mecbur da etmemişlerdi ki, ben kendi isteğimle onların yanında kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVZU BİRAZ DERİN
General FictionBir şirket casusunun intikam hikayesi... Derin, yıllar önce en yakın arkadaşı ve sevdiği adam tarafından ihanete uğramış bir kadındır. Bu ihanetin sonucu hapse girer ve orada yolları Ayanlarla kesişir. Yıllarca intikam için kendini yetiştiren Derin...